15
Yorum
30
Beğeni
0,0
Puan
8036
Okunma

Taşımadığın hiçbir yükün darasını koyamazsın
bel büker yığın yığın acılar
tuzu ıslak damlalar dökülürken şakağından
dokunmadığın el’in kuruluğudur canını yakan
aşka varoluşta
şehvetin açık adresi olmasın hiçbir liman
kirlenmesin maviliği
ah eftelya…
martılar neden hala çığlık çığlığa
öksüzlüğe kanat çırpmakta ,
hala ağıtta
neden bu kadar hırçın her dalga,
kıranlarına dolu dizgin vuslatta
neden yakamoz
bir susun koynunda sabahlamakta.
adı konmamış dualarım olmadı hiç, aminsiz
varoluşun zerresiyim yok oluşuma yanma…
ben geceleri giyindim en karasından
yansıyan tüm ışıklar kırılgan bedenimde
kuraklığım susak değil
susaklığım arımda dirhem
kessen kan akmaz şah damarımdan
özümsedim tüm öksüzlerin öksüzlüğünü
yüzsüzlüğünü ayırıp astarından giyindirdim tenime
ah eftelya
dizlerinde büyüt çocuk ruhumu
üstümü ört efsunlu bakışlarınla
bana masallar anlat hüznü mutluluğunda kaybolan
birkaç pembe hayele sığdır kalan ömrümü
ve
saçlarından bir yol uzat cennetine
benliğin adamışlığı prangalı buğulu gözlerine
kabrimi derin kaz gamzelerine
can bulsun can tebessümlerinde
an gibi düş /sen diyorum yüreğe
bırak elleri titresin varlığın
an kalsan ömürlük
gözlerini gün batımlarında unutan
söndür bütün ışıkları eftelya
ışıksız kalalım gizeminde gecenin
bakma gör duyma işit
ak ellerini uzat bana
nutku tutulsun k/aralığın
tut çile yumağından
kördüğümleri çözelim sessizce
kalalım öylece…
can cezayir aydemir