لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَاbıraktığın yerdeyim kızan gönlü küs ömrü hüzzam çalıyor her gece kızanının bilse nerede bir mavi yokuş tırmanacak tutmayan dizlerine bakmadan ama heyhat ki heyhat duman bürümüş sis sarmış her yeri sus çökmüş yürekle çıkma istersen gri yollara ardından iten itene işte ahvalim kızan yangın yerinden arta kalan virane bahçenin solan gülleri savurmuş hoyrat eller arta kalan külleri kızan ne güzeldi gecelerimiz gölgelerle konuşurken tadına doyulmazdı hasbihallerimizin sen bana yabancı ben sana el ne zaman ki silah icat edildi mertlik bozuldu e kızan mübarek olsun hem sana hem bana yalnız da ağlanmıyor ki bak dinle bir türkü çığırıyor gökte ay dinle kızan sanki bana sesleniyor her an her saat mavi kelebekler bir bir düşüyor binlercesi can çekişiyor yüreğimde o ses sela sesi gibi geliyor kulağıma ne garip değil mi kızan kelebekler ağıt yakıyor sanki derinlerde bir yerde yüreğim mezarlık kadar sessiz bir ses beni çağırıyor ... üç noktadır insanın kimi zaman hayatı susar kimi zaman insan susar sesi duyulmaz zira ta ki dokunur yürege hazmedemez kusar şiir olur kusamaz kimi zaman insan ülser olur kanser olur ve öyle bir şişer ki kimi zaman insan mevta olur el fatiha der bir ses ve kesilir nefes ... bedenin ölümüne benzemez ruhun ölümü tavşanın dağa küsmesine benzer çoğu zaman hep içine kanarsın hep içine yanarsın volkanlar içine akıtır lavları yarasına duaları melhem yapanlara özenirsin alnını yere çakasın gelir kimi zaman seccadene dökülür göz pınarların yakarak yalar yanağını süzülen gözyaşların ellerini kaldırıp semaya yakarışın gelir kimi zaman لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا |
Müthiş bir kurgu...
Sevgiler