ŞİZO'YA
Nisan vakti cumartesi sabahına yakın
Kedili cümleler kurarken bastın damarıma Neydi o cümlen bir hatırlayalım "bir gün iletmesem bile sen al" Haydi aldığımı farz edelim rüyalarında bade içerken uyandığını farz edelim hangi ruh mutlu olmaz ki şu yalan dünyada kovalarken eşsizliğini işte öyle bir şeydi sanki çapraz uyaklı kelimeler kuruyorduk çok bilmiş değildik haşa ! sadece bildiklerimizi sınıyorduk öyle güzel çürüyordu ki kainat öyle paramparça dağılıyordu ki saatler geçse de durduramıyorduk ağızdan çıkan cümleleri ve kötü huylu ne varsa imgelem olarak düşüyordu kağıtlarımıza güzel şeylerdi bunlar ama öyle güzel değil tüm sıradanlıkları ve yanlışları özdeş cümlelerle birbirimize haykırıyorduk Varsın olmasın sonu biz içimizden geldiği gibi kimseye inanmadan kimseye bağlanmadan post-modern darbeler yapıyorduk şiir çağımıza Umut fakirin ekmeği diyordum Ben ekmeğin de umudu olmasından yanayım diyordun ben kan doldururken kadınların kalplerine sen gözlerini çıkarıyordun öyle gerçekleri falan görmemek için değil uykun geldiği için çıkarıyordun benim ruhumu çıkararak yaşadığım gibi basit sıradan ama özlü ve öznel Özgürlük heykelinden atlarken kanatlarını kim kırdı senin ? Veya beni Eyfele çıkaran o buhran neydi hepsini hatırlıyorum da seni yok eden neydi biraz çekinik biraz usangaç bir tavır dünyayı anlamak eşsiz bir sabır Orhan babanın gözlerinden öptük Hatasız kul olmaz dedik ben hatalarımı söyledim sen hataların umudunu bilmiyorduk ikimizde amansız yazışmaları öylece kaldı harfler askıda öylece titredi sesim telefonda değil sigara içerken Bizimkisi basit bir şizo sohbeti Her insan biraz delidir dercesine... 19.04.İkibinşizo |