2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1611
Okunma
Zeytine damlarken tüm sadeliğiyle tabiata
Göklere bir dem gerek hüznü yaşamak için
Beni ait olduğum sokaklara sorun
Sevdiğim kızın göğsündeki mendil kokusuna
Çeşme başında yanık mektuplara
Umudumu telgrafın tellerine
Hayallerim
Sabah güneşine gülebilmektir
Sevdikçe gözlerinden içeri girebilmektir
Aşk acı bir tat bırakıyor şimdi
Yaşamakmış ölmek
Büyümekmiş ölmek
Yorgun bir dalgaya Ay’la beraber
Yakamozu dize getirmek
Seni bulamadığım gecelere
Seni anlatmakmış AŞK
Boş ver aşkı şimdi
Tenine dokunmak mutlu ediyor
Günlük heyecanımı
yalansın koskoca bir yalan
Öyleyse şerefine içmek
Şerefsizlere verilen en büyük hediyedir
Korkma sevda bulutu beni al götür
Mor menekşelerin diyarına
Güllere küstüm bu gece
Bülbüle lanet okudum
Bir orman tümcesi içinde
Ellerim ayaklarım
Dal dal budak budak
Nefretle açarken
Şirin Ferhada aşık olamaz !
Toz toprak içinde kaldığım doğrudur
Hayat işte yoruyor
Ama hiç bir eziyet
Senin kadar acımasız değil
Söyle bana öldüreyim mi içimdeki volkanı
Ruhuma suhuf suhuf indirdiğin kelebekleri
Şiirim tabelasına nakş etmişim
Her dokunuşunda bahar yağmuruna
Adını sayıklıyorum
Başka birini seviyorsun aldım haberini
Delikanlı olduğum günden beri adını
Esirin olduğumdan beri imgeni
Ağzıma almıyorum
Ama şiire girmeyi nasıl beceriyorsun
Beni çıldırtan tebessümüne
Artık elveda
Bıraktım kendimi
Bu sana yazdığım son şiir
Güle Güle akasya dallarındaki leylak kokum
Güle Güle içimdeki volkan
Ebediyete gömdüm seni
Senin açtığın yerde
Benim güneşim doğmayacak artık
Ve ben yalancı baharı oynarken
Adım aklına gelirse eğer
Sakın düşünme beni
Bende mevsimlerin tekrarı yok güzelim
İşime gelirse severim
....
5.0
100% (2)