HAZAN RÜZGARI
Dalda güneşin kavurduğu tomurcuk değilsen
Kirli ellerin ile iffetini çalma sakın, güzelliğin! Körpe bir serçeye dal ucunda yer açmadıysan Kapısını sakın ola aralamaya kalkma vefanın. Bırak! Bölük pörçük etsin, haşin fırtına dalını Sen çoktan kaybetmişsin, sevginin imtiyazını Yüreğini soğutmuş, o sonbaharın sert rüzgârı Demek ki ayrılık okumuş mutluluğun canına. Ağlayan yaprakları düşün şöyle bir baksana Neler anlatıyor, muhabbet dilinden sana? Berrak bahar yağmuru müjdelemesin sana Sevgiyi, selama yönelmiş taze tomurcuğu. Filizler hasreti cemrenin, arza düşmesini Şu hayat Serendip’inde sana düşen vazife Vefanın, gönül ocağında pişmesini arzula Tebessüme dursun sana ipten ince dalda Baharın solmaz güneşi, cümbüş papatya. Söyleme sakın, geçmez asla bu dem diye Unutma ki, baharın kapanışı hazan yapar. Dökülür semadan kanlı ayrılık gözyaşları Sular her buramı hasret kokan toprakları Sadece, geriden gözü yaşlı bakmak düşer Elindeki vefanın değerini bilmezsen sen Çağırır kendisine, seni bir hazan rüzgârı Heybetlenme sakın! Semada bulutları delen Ulu bir çınarım diye, balta yeter hadsizliğine Aksın gitsin, damarlarından habis enâniyetin Hükümran gerçeği gör!Tevâzuya ilticanı yap! Kalemdâr 02.03.2014 14:40:05 |