maestro
doğuda bir bebek doğar
tiz sesi gelir alaca karanlıktan geliyorum der giyinsin çıplaklar örtülsün ayıbın üstü ve kapatsın gece gözünü başlar tekerrür bir kaç yaramaz serçe evden kaçan çocuk gibi deli hevesle atar kendini gri maviye kimi pencerelere tüner kimi de yaşlı çamın yeşiline uyanır ateşli martılar akıllarına gelir en sevgili sanki ilk giden sahip olacakmış gibi amansız bir yarış başlar denize doğru ağızlarında hasretin kokusu kimi fettan kimi ağır abi çığlıklarla veda ederler karanlığa aydınlanmıştır ortalık sokağın uyuz itleri çıkar meydana mesai yorgunu tembel işçiler gibi gerinirler uzun uzun akşamdan kalan ne varsa atarlar üzerlerinden bir silkelenme altı üstü dikilir kulakları nereye gidecekleri belirsiz rast gele çıkarlar yola ağır aksak isteksiz derken kepenk sesi duyulur yağlanmamış düzenek haykırır acı acı mahallenin huysuz bakkalı besmelesiz açar mekanı aksi nemrut tek dostu bıyıklarını boyayan sigarası görülmüş duyulmuş şey değil güldüğü konuştuğu kırk yıldır sirke satar suratı ama ne hikmetse terk etmez mahalleli bu aksi ihtiyarı ve saat öğleye yakın tam kuşluk vakti karşı evin kapısı açılır bir kadın çıkar dışarı orta yaşlı balık etli saçları kahve rengi üzerinde kırmızı hırkası elinde bir erkek fuları her gün aynı saatte söz vermiş gibi birine haydarpaşa yolcusu aşındırırken kaldırımları rutin telaşı ondan habersiz dökülür cebinden pirinç tanesi umut kırıntıları ebedi tekerrürün en hüzünlü parçası bebek her gün doğar insan her gün ölür |
Hayırdır inşallah bu ara bi kasvet bi sıkıntı..
Bu sahalarda görmeye alışık olmadığımız ataklar bunlar hocam ne iş ;-)
Hep severek ve gülümseyerek :-)