Ekim'in yedisi...Söyle ömrümün gözünden kaçan kayıp düşüm söyle nedir seni çok geç’im yapan ben kıblesine hasret dualarıma amin ararken sen hangi hengamelerle ağarttın kıvırcık yılları Şimdi kimin suçu arabesk bir şiirde buluşmak kim bulabilmiş kaybolan zamanı Oysa aynı mahallede büyüyebilirdik sen kısa pantolonlu haylaz oğlan ben ellerine elma şekeri bulaşmış pasaklı komşu kızı saat beş oldu mu sokağa fırlar akşam sefalarının keyfini bozardık Sonra utanmayı öğrenirdik utangaçça ben pembeyi sürerdim yanaklarıma sen çapkın bir bakış giyerdin neşeli gözlerine bir sabah evden kaçıp faytonla turlarken Kordon’da belki sarılıp öperdin nefesimden büyürdük birden bire büyürdü kalbimin duvarları ne çok şey söylerdi sessizlik Bilseydim arardım seni beklerdim yedi uyuyanların eşiğinde gönlüm hercai makamına vurulmazdı hiç bilseydim ikişer üçer yırtardım takvim yapraklarını üzülmezdim güz terk etti diye bilseydim Olsun geldin ya devrildi kum saati dursun zaman şimdi seni getiren Ekim’in sahibine hamd vakti hoş geldin üşümüş ömrümün gri hırkası |
söyle nedir seni çok geç’im yapan"
bu kadarı yetti bana..