'Ah Mine'l - Ah Bine'l Aşk'(Fi’l-kalbi mine’l-kalbi ile’l-kalbi sebila ) Ah Bine’l Aşk ki, can/canım Ah ki; asırlar geçse de dinmeyen sevdam.... Bir muamma; Ah Mine’l Aşk/ım İşte inleyişim ve Mine’l garaib Çehrene esir düştüğü an gözlerim Pervasız; yığıldım halvet sokaklarına Mezara kadar yoldaştır sevdan bana... Aşk-ı cezbede, yıkılacak kent şehr-i yar Babil kuyusunda eremedim sabahına. Dört Elif/lik med, bir nefeslik cezimdir ’’a ş k ı m’’... Ahh uzağım da yokluğuyla yaşayan can/ım Ben/dime yapışan ahsen/i ’’y ü z ü n , g ö z ü n’’ Yar/yanına gelmeden, misk-ü amber ahsen/in Yüreğimin atışlarıyla ismini dem demlediğim Tut yüreğimin sancağından ki, Ufuk, ufuk dalgalansın ’’s e n l i d e l i’’ yüreğim Sen; gönül dağ toprağıma padişah-ı hükümdarım Ah Bine’l Aşk... Gel... Ey can-ı yar/ım Şimdi hangi harf ellerinde hangi desen, Sessiz öptüm kokladım nefesindeki şiirlerin... Sür/r/ benliğime bütün sendele(r)in yeşillerini Sensizliğin, zifir/isi silinsin yüzümden Gri gölgesinde sakladığım ’’Ah Mine’l Aşk’’ öykümün Üç noktanın mahremiyeti (...) Alacağım kalmasın ’’s e n d e l e r i m d e n’’ Hasret özlem/ini yaramın girdabında sakladım Ahh ömrü/üm hayat-ı Rozerin/im Yorgun suretimden bitmeyen farazi hayal/in Yargıç/lar kalem kırdı soğuk bulvar ahın/da Yitik, düş kırığı cümlelerimden, Silik sönük satırlarımdan ’’t u t’’ ki ! Ağlamasın ’’s e n l i d e l i’’ şiirlerim... Öp dudağın dokunuşuyla sen/ben/isi harflerimden.... Bi şiiri-su bağışla kuruyan dudaklarımın ucuna... Ah Bine’l Aşk can/canım... Sen sert toprağın çocuğu, Zemheri soğuklarımın asi şairi Yaralı yanık senli düşlerim Ölümcül aşkın teget geçişlerinin, Ve suskunluğa bürünmüş dilimin Aşk-ı ’’ş a h a d e t’’ getir, Yetim şiirlerimin otağına ki ! Ezberi bozulmamış bir ’’d u a’’ gibi okunsun.... Ahh can-ı yar/ım Ahım suskunluğum kıyamet sabahına..! Yedi dağın tepesinde lale ve dere, Bir aşk-ı garibim yüzümde ’’y a s’’ elimde ’’a s a’’ Arz/ı çatlatan hicranım, aşk-ı garibin de susarım!.. Ahh şair yürekli/im can/ım Gri buğusuna bürünmüş, Buz tuz kokan halat şiirini kopar! Bana suskun yeminli dilini Suskularımın, Suskunlarının dili çözülsün Zifiri Katran karası sensizliğin yokluğuna, Bi sesini bağışla, tortu tutan kulaklarımın ebadı/na Gayrı, sınama kahrımı..! ’’Ş e m’’ yandı gecelerce, hiç durdu mu pervane? Rahlemizde Hüsn-ü Aşk din/dimi ki, ah can-ı yar/em Ahh bülbül dili şair can/ım Hadi, sirkele üstümden sensizlik kirini Islat, yüzümü gözümü zemzem ’ş i i r i s u’ aşkıyla Dar ağacında ki, asılı sendeler/im Acının sarıp sarmalayan, tütüne sarma gözlerimi Ihlamur kokularıyla ’ş i i ri s u’ söyle Ki, yalın ayak düşeyim umudun yoluna... Ahh Kays çölünde bağrı yanmış yiğit can/ım İçin içim akıyor yaşların leyl-ü nehar... Mahkumlara mı sorarsın siy/ahın gizemini? Zalim şah, taşbaşı döşek mübah yolunda, Bereket yok isminde vebal yüklü kelime..! Zindan müebbettin de perçelenen sevdam..! Ah Bine’l Aşk yar/yar/ım Zühre seni anar sadece yar-ı can/ım Semada sendin manzur sırf sanaydı nazar/ım Gözlerimin daldığı yerden seslen narı/na Diril karşısında, bakışla/r/ımın ey aşk-ı can-ı yar/ım. Rozerin rengi reng-ü değişme/den degel can-ı yar/ım |