Pala Dayı
Sen gittin ya azat olup pala dayı
S/üzülüp teneşire yatırıldı nefesim habersiz İçerde her şey aynı değişmedi hiç Güneş yine aynı solukça Yine kirli çimentonun kırıklarını yalıyor Tahtakuruları barınıyor kerevetin çatlağında Hem de her yağmurda ıslanarak Bizden evvelkilerin bıraktıklarıyla besleniyorlar Ha birde bize yas/ak mavi gökyüzü var başımızda Yalnızım içerdekilerden ayrı pala dayı Biliyor musun içerdekilerin yalnızlığı benden de ayrı Habire çentik kazanıyor duvarım ranzam Kartallı baba kehribarıyla saf tutarken hep sorar Emek sarf etmeden neye karşılık ödül verdiğimi Nedenini bende bilmem ki Dışarıdayken kıymet vermediklerimi okuyorum Niyeyse başucu kitaplığıma doluşmuşlar Vardiya değişimine yüz tutmuşken Nazım girer sol koluma atarken volta hasretle Volga kıyısında Verayla el ele sanırsın siması Az ötede Can yücel heybetle şiir süpürüyor sohbete Kahkahası namerdi boğar sanki t/aşarken saç örgülerini Derken gardiyan rıza toplar bizi miskete doymadan yine İki mektubum gelmişti dediğine göre usulca Hasretle kapanıp dizlerine gönül rızasını aldım anamdan Evvela İstanbul’u kokladım selamınla pala dayı Hani bıraktığın kâğıt kalem var ya sana yazmamı istediğin Kızma ama bir türlü biter diye yazamıyorum onlarla Betonun çatlağına kıymıkla üst üste mıhladım Çünkü onlar benim umudum yarınım senli geleceğim Sen merak etme ranzana talip olduğumdan beri Ç/ayın kokusunu daha çok seviyorum kirli sabahlarda Ayakyoluna asılı ayna suretime bir başka gülümsüyor Ulan paslı soğuk suyunda kör jiletle traş olmaya da başladım Ki seni hep yanımda s/anayım alışayım yokluğuna Fakat güvercinler konduğunda gözlerime u/yanıyorum Geceler asılmadan bitmiyor be pala dayı bitmiyor |