TACİZ SEVİŞMELER VE KURŞUN KALEM CİNAYETLERİ:
Düşleri dövülmüş bir işçinin, yorgun omuzları kadar namuslu sevdalara...
* Üstünde çok düşünülmüş, hunharca işlenmiş aşk cinayetlerinin hafifletici sebepleri, simsiyah gözyaşlarıdır ve kim vurdu ya gitmiş sevinçleridir.. Herkesin borcu vardır oysa yollara, yolculuklara... gecikmiş adımlarla ödeyemezsiniz ... ödeyemezsiniz!.. I Kendine ümitle bakabilmeliydi insan sevdalara, kavgalara yeniden merhaba diyebilmeliydi... II Ve usul usul gülümseyerek merhaba dedim her gün kalabalıklardan çaldığım yalnızlığıma... çalarak kendimi dizeleri yaralı şiirlerden; merhaba dedim: umut tellalları ve sevgi tacirlerine! Biliyorum, zaman yetmeyecek yaralarımızı sarmaya.. filozoflar, şairler ve kutsal kitaplar yetmeyecek Ve yetmeyecek, harflerin kendini astığı şiirler makyajsız yalnızlıkları tanımlamaya... Yetmeyecek en ölümcül intihar müsveddeleriniz günahlarınızdan arınmaya... III İçinizden şiirler d/üşüyor; tutun şiirleri yoksa- azalır söz şairler ölür şiirler yetim kalır! azalır sevgi / tükenir insan. IV Acıklı acıklı b/akıyorum, akşamın kirli sabıkasında kendiyle çarpışan hayatlara.. uzaklarda bir Mecusi kendi ateşine su taşırdı hayata bıçak çekmiş fahişeler prezervatif giydirirlerdi, taciz edilmiş düşlerine ve intihara meyilli acılarına! Ama şiirler de yetmeyecek, hayatın enkazında saklanmış yaşamların öz geçmişini anlatmaya. V Yarayı ver / bıçağını unutma! anlamını ver anlamını.. sen nasıl olsa yeni bir anlam bulursun kendine... Acıklı acıklı b/akıyorum, akşamın kirli sabıkasında kendiyle çarpışan hayatlara... kendini sömüren, tuzak sevgiler ihanet kıvamında yalancı evlilikler! değiş tokuş yapılan yalnızlıklar tutkusuz, coşkusuz ve sevgisiz kalabalıklarla Ama kalabalıklar yetmeyecek yalnızlıklara... VI Acıklı acıklı b/akıyorum, akşamın kirli sabıkasında kendiyle çarpışan hayatlara... Gecenin göğsünde bir ayrılık öksürüyordu.. bir kadın, hüznüyle sevişiyor, düşleriyle yıkanıyordu... tam göğsünün ortasında ertelenmiş pişmanlıklar; içinde, acıdan ve ihanetten bestelenmiş şarkılar... Sevişiyordu; ihanetin altına uzanan uzaklık orgazm çığlıklarını böl(ü)şüyordu kalabalık, tenlerinde yitirilmiş saflığın izi.. Yazgısına isyan bir ömür; ay gibi sokulup, gecenin kederli efkarına eski bir türkünün alnında deliriyordu.. Ve hayatın yorgun kasıklarına bir yalnızlık daha düşüyordu... VII İhanet Antolojilerinden, pantolon fermuarına indirgenmiş aşkların kiralık katiliyim ama öldürmek yetmeyecek! Ve sevmek yetmeyecek, ölü aşkları diriltmeye... Çünkü, herkes aldatıyor yarasını- başka bir yarayla!.. yalnızlığını, öteki bir yalnızlıkla Oysa hepimizin kaygılı beklentileri iniltili hüzünleri, emanet sevinçleri vardı ve adı yalnızlık olan, ’doğum lekesi’ ayrılıkları.. Ağlayabilecek gözlerimiz, sızlayacak vicdanımız vardı kimine derin ah’larımız, kimine uzun soluklu off’larımız ve hepimize yetecek kadar tedariksiz acılarımız... / Parmaklıkları ve tel örgüleriyiz, sahipsiz, başı bozuk yasaların! / VIII Ağlayarak uyanıyor rüyalarım; bir gün mutlaka bitecek diyorum bu yağma bu gasp bu acımasız sistem! Ve yeniden merhaba diyeceğiz elbet, içimizde yarım kalmış özgürlüklere bir nehir gibi akacağız, yasaklandığımız denizlere.. yuvarlanarak uçurum yüzünde zamanın silip atacağız sancılı hecelerden, en günah sayılan suçlarımızı! (Birdal ERDOĞMUŞ/2008) |