kırılgan yaprak hışırtısına karışır düşlerimgecenin karanlığına kaybolan bir düş esmer kızın sevdası gibi ateş ateş yakıcı suya hasret denizin türküsü gibi acıklı binlerce martı sökülür göğsümden ve beni yalancı baharlara emanet eder ay kırılgan yalnızlığını yansıtır düşlerime kirpiklerim utanır geceme düşen rüyalarımdan turuncu güz öper esmer kız utanır gizemli bir sevda tutuşur kül utanır harından ben her gece sensizliğin kokusunu duyarım sürgün yemiş devrimler gibi yakıcı gelir kırılgan mevsimlerin ağıtları duyulur uzaklardan yaprak yaprak sökülür dudaklarımdan ağıtlar ve gecenin karanlığına katarım düşlerimi ya sen ellerimde bahar kokusu yüreğimde sevdan yoksul tene giydiğim urbam gibisin sensizliğin binlerce kördüğüm ilikli sevdam sın haydi kaç kaçabilirsen düşlerimden ben sana uyudum düş gözlüm baharın suskun tınısı asılı dudaklarımda saçlarına yıldız yağdırdım dün gece ve sen gecenin karanlığına karıştın haydi yer gök bildiğin tüm duaları bana gönder güldükçe gülen nara dönüşsün düşlerim masal ağacında yaparak açsın düşlerimiz ve bir solukta okunan hikayemiz yazılsın kim bilir kaç sevda son buldu bu gece sen gittiğin zaman firar eder martılar zamanın kum saati dökülür avuçlarıma yokluk asılır yüreğimin çengeline açar zakkum çiçeği ve ruhumda sessizliğin alfabesi dile gelir bu gece esmer kızın sevdası dile geldi bildiğim tüm alfabeler lal kaldı ve yalnızlığın turuncu baharı çil döktü mahmudiye düzkaya |