anlatmak istediklerimin mavisi (saklayacağım)baktığım gözlerde sadece seni görmekti umudum derin devlet imajı gibi kent karmaşası yoklukla yalnızlığın çatışma ortasında kalan aşk tarifiydi gördüğüm anlaman için üç noktalı mesajlar yazdım kapına bıraktığım çocukların avucuna ellerini sana açarken gülümseyişli bir düş bırakıyorlardı saçlarına sen üç noktanın sonrasında anlamını yitirmiş olanlarla oturup saçlarındaki düşleri taramakla anlatıyordun geceye beni ben pencerenin kenarından bakıyordum sana ve yıkılıyordum duvarın dibinde beni anlayamadığın zamanın ertesine oysa pütürsüz duvarların çıplaklığına çıkarak gösteriyorum herşeyi şeyler boş manalarda kağıttan hüzünler yaksada kül olup dağılıyor sonunda geride istiridyeden çıkması hayal bir sevgili bırakıyor dilimin buruşuk yerine uzanınca söylemek istediklerim kelimeler hangi sana hangi anda hangi doğruyla konuşsa bilemiyor virgüllerin arkasından gelenler öncekinden uzak noktadan sonra cümleler ölü varlığı ispat isteyen bir ses kısılması gibi ağzımı açıyorum patır patır boğazıma dökülüyor harfler ne kadar şivesi keskin bir lisanla kavuşmak istesemde dudaklarımın bir ülkesi ve çokça anadili olan sevgilileri var yollarından yüzler geçen kentleriyle duruyorlar çatlaklarında sana ben açıklanması imkansız bir karmaşayla gelmiyorum ki kuşların hep vurulduğu ve karıncaların bilmeden ezildiği dümdüz bir aşkla geliyorum ki vurulan kuşlar ezilen karınca yuvalarının yanına düşüyor ben yuvaların yanına bir mezarlık yapıp kuşları gömüyorum sen yeter ki unuttuklarının yanına def etme beni mavi boyalı hayalin kıyısında arasıra uğra yüreğime o kadar içine bata çıka kendinden geçtiğin bir ömürde saklanarak ne kadar yaşadım diyebilir insan dediğin...! |
varlığı ispat isteyen bir ses kısılması gibi..ne çok şiirdi dost sonsuz saygılarımla...sen yaz biz okuruz yüreğimizde...