KİMLİKSİZ BİR TABANCANIN AKLINA DÜŞER RUHSATSIZ ÖMRÜM:
Dünya kadınlar gününe...
’Fast food’ aşklarda aslını arayan bir kadın sevmeli Filistinli bir çocuk gibi uzun uzun gökyüzüne bakmalı baktıkça çoğalmalı, şarkılara sığmayan hüzzam yalnızlığımız!.. /Bir kadını uçurum gibi sevmeli, dehşete kapılıp saçlarından tutunmalı!../ * Kimine göre bir risktir; ama sevmek en çok bir kadına yakışır... Kimliksiz bir tabancanın aklına düşer ruhsatsız ömrüm... korkarım bir kadını anlatmaya; çünkü zehirlidir yalnızlığı / ’efkar kokar’ şarkıları, aynalarda yüzü kundaklanır. Kendine kazık atan bir tüccardır hayat; / kimi zaman hüzün pazarlayan.. korkarım bir kadını yaşamaya... çünkü esmer bir gecedir, cinayete sebebiyet veren.. / Hüznün avcunda ve gecenin menzilinde bıçak bileyen.../ Katil bir tabancanın aklına düşer ruhsatsız ömrüm belleğimde acının hazza nasıl dönüştüğü fikri... korkarım bir kadını yaşamaya; çünkü tenimdeki sıcaklığa kayıtsız, sancılı bir sonbahardır... Hep bir şeyler eksiktir çalınmış bir aşkta; esasen dokunaklı sayılmaz, ama bir aşkın bitme vakti geldiğinde, kendini yollara vurmak en çok bir kadına yakışır... Kimine göre trajik sayılmaz; ama ’gözlerine ayarlayıp tüm imgeleri’ kaçak bir kadının, kalmak en çok bize yakışır; kirli bir düş gibi kuru temizleyicide unutulan; veya hatırlanmayan bir fotoğrafın unutkan belleğinde ’mutsuz bir siluet’ gibi... - Birdal ERDOĞMUŞ - |