Yaşadığım yerde yok şiirlerin insafı Ve yok İnsafsızlıklarını cezalandıracak da bir Tanrı!
Heyhat; Pompei’nin kavuran lavlarıyla yıkıyorum her sabah yüzümü Ateş de neymiş? Bana sorun cehennemi ıstıraplarını İmkansız aşkların…
. . .
Gölgeleri dahi olmayan Meyveleri zehirli ağaçların Kuru dallarına teslim ediyorum erkekliğimi her gece İhanet ekilen tarlaların günah hasatlarına göz dikmiş Zorba toprak ağası oluyorum sonra Hüküm sürdüğüm diyarlarda
Dahi Zalim hakimi Endülüs’ün Kurtuba’lı genç kızların acımasızca ırzına geçen…
Belki de Kuru bir ağaç kovuğunda atıyorken yaşlı kalbi Yağmurdan kaçan serçelere gerçek aşkı öğreten Bilge bir adamımdır sadece… Kim bilir!
Ve fakat Ne vakit rast gelsem Utanıyorum Duvarlarımda çığlık çığlığa sevişen gölgelerden
Bu yüzden; Başına taç yaptığım yıldızların ışıltısında Yeniden aşık oluyorum Şuhlukla peçeli bir kadının Derinlerinde göz yaşlarını tutamayan Bağımlım anaç ruhuna
. . .
Yaşadığım yerde Şahitsiz intiharlar deniyorum her gece Sarı akrep zehirli;
Onun Saçlarına benzer Ve Ateşe…
Dipsiz bir kuyunun Rutubet kokan sessizliğine çekiliyorum sonra İlk ışıklarıyla sabahın Oluşumunda büyülü yaşamlar gizli;
Onun anaç memelerinden bahşedilen hayata benzer Ve Suya…
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
İmkansız Aşk… şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
İmkansız Aşk… şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.