sen değilmişsin...
aşk imiş deyip gezdim mevsimleri
nicedir pervane ettim mürekkebi yazdıkça yaktım gönlümün dilini bir rüya idi belki... adımları mı seslendiren inilti ile şehirleri gölge ederken birbirine ufka gömerek gittiğim şu tek hecelik nefesim lakin, gide gele noksan dediğim yere yırtık bir elbise dikmişim kendime anlamış olmanın kısmeti ise çok ama çok geç düştü bu zikrime yar kokusu imiş yar selamı imiş seneler bile siler oldu mazisinden şimdi ve unutmayı suret edindi en sonunda beni ben yapan pervane’m... ince işlenmiş kaşlarını zarafeti ile isimlenmiş adımlarını en sonunda anladım aslında aşkın bunlar olmadığını yanarak, gözyaşı ile harlanan gönül bağının şiir hasadına kavuşan onca vaktin masum adının mana ya varmak olduğunu önce senin için senden vazgeçerek ardında da sade ama sade... aşk diyerek, seni yaradana kavuşmak olduğunu anladım |