RÜZGARIN OĞLURüzgarın önüne katıp getirdiği adam hangi soğuk iklimler sineni dağladı böyle gözlerinde üzüm karası bir yalnızlık türküsü debelenip durursun geçmişle gelecek arasında ki sırat köprüsünde koptu kopacak kıyametin. Rüzgarın oğluydun sen esip dururdun ıssız dağ başlarında hangi boran da doğdun ki annen seni savurup sahipsiz ellere günah diye ekti büyüdükçe kahrolası bir yağmur damlası olup sessiz geceler de gözden aktın hem kendini hem sevdayı yaktın. Örtündüğün o karanlık duygular değil mi seni ayaz da çırılçıplak bırakan al yüreğimi ört üstüne üşütme sakın. Her duygu üşüdüğünde düşmez mi yokluğun alevli yalnızlığına ateş böceğidir halbuki düştüğün yerde parlayan aydınlık ısıtmaz seni donarsın. Hadi otur gölgeme bir ninni söyleyeceğim sana yum gözlerini senden alınan ne varsa ben ekeceğim yüreğine nadasa bırakılan duyguların yeniden çiçeklensin diye ağlayan çocukluğun, uykulu gözleriyle aşka doysun diye.. Acıları büyüttüğün o izbe köşelerden çıkıp uzat elini yabani bir sarmaşık gibi saracağım gözlerini bir beni bir seni göreceksin hayata bıraktığın yerden sımsıkı sarılacaksın umut etmediğin kadar sevdaya kanacaksın korkma her seven gibi hak ettiğin kadar yanacaksın. Sana sevda sözü değil düştüğün yerde elini tutma söz veriyorum ağlaman için omuzumu gülmen için dudağımı ölmen için yüreğimi. Esebildiğin kadar yaşarsın rüzgarın oğlu yağmur başlayınca peşinden sinersin yine içine korkma. Ayvazım DENİZ |