Cosmos 1220Büyük kentin geniş caddelerinden birinde yanıp sönen reklam ışıklarının altında vedalaştık Cep telefonlarımızı, koyu yeşil çöp kutusuna attık Yeni uyanmış, oldukça hazırlıklıydık Omzuna düşen gözyaşlarımı hissettin, biliyorum Öyle bir öpüşün vardı alnımı çünkü Ayrıldık, kaçmalıydın ve ardından yapacak çok şey vardı Keşke olmasaydı... Yüreksiz sömürenim Hangi oranda kimin için etkinsin sen? Çocukluğumda, ekmek arası lokmamda Gençliğimde, cinselliğimde, sürekli yasaklarımda Yalanlarını doğruladığım cevabımda üniversite sınavlarımda Sonra dövüldüğüm ölesiye coplarlarınla Sansürlersin heryerimi, ellerimi, gözlerimi sokakta düşürdüğüm kanlı saç lastiğimi Kitabımı iPhone’umu laptopumu Hangi oranda kime göre daha etkinsin sen? Gezegenimin dört bir yanı uydularla kuşatılmış dünya bankası leşlerin üzerinde topuklu giyerken? İzim kalmasın diye ayakkabılarım ellerimde çoraplarımla deniz kokan çakılların üzerinde seni beklerken sevgilim aylar sonrasında uyuyan deniz kaplumbağasının kabuğundan yüzyılların tarihini okuyordum Ve tarih aynı tarih değildi artık Kıtalar arası haberleşmelerimiz vardı Anında paylaşmalarımız Saniyesinde patlamalarımız Yakalanmamak için çevreyi kolluyorum derken okuduğum gazeteyi uzaydan gözetleyen sen: Gerçekten, hangi oranda kime göre tehlikeliyim ben? Cosmos 1220, tepemde dolaştın durdun 1980’den bu yana zaten bozuktun ve yoruldun Parçaların dökülüyor bugün atmosferime Okudum "The Independent" gazetesinde Metallerini içime çektim akciğerlerim çizildi de ancak öyle rahatladım ben... bittin artık işte Ekrandan devrim olmuyor, biliyoruz Hem kim demiş ki sadece piksellerdeyiz diye? Dev gibi yükseldin sonunda, gecenin ay ışıklı ufkunda açtın denizaltının kapağını yüzerek ulaşayım diye sana Sarıldık ... .. . Ve yoktu yanımızda takip edilebilen dijitallerimiz Öylece açıldık derinlerimize yeni planlar yapmaya |