YAKIN IŞIKLARIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın İmgesel yüzlerce öykünün arasında yürür şair
adım adım yaklaşır uzaklara. Ben hiç savaş ortasında kalmadım ama kalmamış olmam benim bunun acısını algılayamayacağım demek olmuyor ve bu beni daha şanslı, daha iyi ya da daha kötü yapmıyor. Onca yazılan, çizilen, duyulan ve görülenin ötesinde satır aralarında gizlenen düşünce. Yüreklere nişan almış kederdir belki de tutunulamayan umutlar ve üzgün olmanın çok ötesinde hisler. Bu şiirin dışına yürümenin hikayesidir duyguların yolunu izleyerek... *** (1) hüznün ıslaklığı... karanlığa düşen yıldırım ufukta daha şiddetli değil ki şehre düşen bombadan... (2) bir ç o c u k kıvrışırken annesinin kucağına bir adam varamamışken evine bir aşık kavuşamamışken tam da o an sevdiğine ve şiir bitmemişken daha caddedeki kalabalık hazır değilken h e n ü z ... yağan yağmurun damlaları değilse; gökyüzünden... bırakın aksın bu kirli sağanak mevsimlerin dışına bırakın en büyük a y d ı n l ı ğ ı n devrimi yankılansın göremediğimiz bir şafakta soldurmayın artık bu dünyaya ait gülleri ve körpecik fidanları her yağan yağmurda sulanacakken topraklar doyacakken aç ve çorak kalan coğrafya berekete kanla sulanmasın adımlanan yer en büyük düşler solmasın bir bombanın altında kapanmasın yıldızların ışıkları! açın ışıkları! (3) g ü n e ş i göremezken daha ay nereye saklandı anne! kararan göğün altında önümü göremiyorum u ç u r t m a m ı n kuyruğu kopmuş salıncağımın iplerini kim çözdü? ders kitaplarım ve defterlerim nerede anne? okulu kırsaydım anne bir bahar sabahında taze açmış çiçekleri derseydim avuçlarımla solmamış bedenim çiçek tazeliğinde koksaydı yine saçlarında parlarken anne günün ışığı ve gözlerimle kıyamazken bakmaya ben koşsaydım bahçelerde oyun diye çimenler kaybolmuş a y a ğ ı m ı n altında! sen soluyorsun uzaklarda bir pusun altında ve sana dokunamıyorum a n n e rüyalara dalsaydım kucağında saçlarının örgüsüne dolasaydım yine parmaklarımı seninle bende kaybolsaydım anne... (4) yarım yamalak bir yaşantıya dokunur gecede korkuyu tatmış olanların nefesi alev altında umut sapanlardan atılan taşlar değil; yukarıdan geçen bombalarda dehşet! kendi göğünün altında solan binlerce cana yakılan türkü ve dünyaya bırakılan koca bir nara! yakın artık ı ş ı k l a r ı ! ağzından alev saçan her çeliği boyayın pembe ve mavinin en canlısına ve donmuş edasıyla insanlığı yok eden kalleş çelikleri dondurun beyazın s a f l ı ğ ı n d a ölümü kaldıramıyorsunuz madem savaşı kaldırın tedavülden insanlar ölmezken ve çocuklar mutlu olabiliyorken hala b i t i r i n bu anlamsız kabusu! (5) bırakın gökkuşağının altında yüzlerce uçurtma h a v a l a n s ı n bulutlara değen başlarıyla gökyüzü şenlensin y a n ı k kokmasın şarkılar ve salıncaklarda uzaklara havalansın yine çocuklar bırakın kanatlarıyla melekler korusun yine onları annelerinin koynunda rüya görsün yine ç o c u k l a r... (son söz) Hayat üç adımda yürünüp geçiyor, yürüyüp giderken kalanlara ne bırakmalı ki masmavi bir gökyüzü kalsın daima?... --- Sevgi insanlığa verilmiş en büyük armağandır, ve onun önünde durabilecek tek bir kötü duygu yoktur... sevgiyle... Değerli yorumuyla şiire can veren Hasan Karaşahin’e sonsuz teşekkür ve saygımla... Maide Özgüç Bodrum/Şubat/2014 |