SIRTLAN VE ASLANŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ANONİM
Bizim ormanda birden kesilince yağışlar Baş gösterir kuraklık, büyük bir kıtlık başlar Büyük göçler oluşur, uzun yollar aşılır İç güdüsel bu olay; hep hayretle şaşılır... İşte durum böyleyken şaşkın sırtlanın biri Uzak yollar aşınca görüverir bir şehri İçten gelen duyguyla çöplüklere ulaşır İşe yarar, yaramaz her pisliğe bulaşır Bakar ki az ötede kutular görüp, yalar Üzerine dökülür renk renk dolu boyalar Korku, panik içinde kaçar gelir ormana Bunu gören hayvanlar şakınlıkla: “ - Vay, ana!.. Bu ne tuhaf bir hayvan görmedik böylesini Kimdir, nedir, ne yapar? Nerede acep ini?” Tanımazlar rengârenk boyanan bu sırtlanı Hemen kral yaparlar, terk ederler aslanı Aslansa tebessümle uzaklaşır oradan Kral artık sırtlandır; aylar geçer aradan Sırtlan, çakal, akbaba, kuzgunlara gün doğar Artık leş yiyiciler zayıfları hep boğar Zulüm artar gün be gün, çapulcular kol gezer Kan dökülür bir nice, zâlim mazlumu ezer Adâlet kalmayınca düzen hepten bozulur Orman hâlkı bin-pişman, âh-vâh eder, üzülür Ne görüp, ne duydular böyle bir şey atadan Tez aslana giderler rücû edip hâtâdan Af dilerler aslandan, özrün biri bin para “- Biz ettik siz etmeyin, artık sarılsın yara...” Âsillik soydandır ya, aslana yakışan af Kabul görür özürler, atılır imzâ, paraf Aslan der ki bunlara; ‘’- biraz daha sabredin Yağmurlar başlayınca neler olur seyredin Nasıl rezil olacak ilk yağmurda o zâlim Düşer renkli maskesi; gerisi zaten mâlûm Bu olay hem sizlere, hem ona ders olacak Zulüm yapan zâlimler cezasını bulacak...’’ Hakikâten çok geçmez göğü kaplar bulutlar Yağmurun habercisi; yeşeriyor umutlar Rızklar yüklü rahmetler göklere ağıverir O beklenen ilk yağmur; nihâyet yağıverir Suya hasret topraklar yağmurla buluşurlar Çok sevinen hayvanlar meleşir, uluşurlar Yıkanır tüm tabiât, kirlerinden arınır Gerçek-sahte ne varsa tam aslına bürünür Renkli çakma kralda, yıkanınca boyası Çıkar birden ortaya mâlum, gerçek foyası O rengârenk soytarı meğer bizim sırtlanmış Renk cümbüşü olunca hâlk onu bir şey sanmış Aslan daha ilk başdan bilmiş o soytarıyı Halka ders olsun diye terkeylemiş sarayı Kutlamalar yapılmış, yerini bulmuş âdet Gelmiş bizim ormana tekrar huzur, adâlet... ... Biz anlattık kıssayı, sizler alın hisseyi Zâhirine bakarak yüceltmeyin kimseyi Tarihde de bu misâl, aynısını yaptılar Boyalı sırtlanlara ilâh gibi taptılar Fakat ilâhi adet, dünya yağmursuz kalmaz Mazlumlar galip gelir, zulüm pâyidar olmaz Derler: “Ya devlet başa, gelir ya kuzgun leşe” Aslan başta olmazsa sırtlan konar beleşe... Bugün de maskelenmiş piyâsada sırtlanlar Aman yanlış yapmayın, artık anlayan anlar “Sustum artık, zekiler birazcık kafa yorsa; Bazen bir söz yetişir, içerde kimse varsa...” Kadir Çetin 09.02.2014 İzmir |