İçimdeki Özlem
Henüz yaş yirmi gibiydi,
Aynı kemer, Şu bizim yıkık kemer. Bir tarafı deniz, Bir ucu kara basma. Off.... Dur şimdi koşma! Yıkık kemerim, Taşım, örme taşım. Lan arkadaşım! Anlat hadi. Şu güzeli koynunda uyuttu. Onunla sevişti. Bununla cilveleşti. Dedin mi yoksa? Taşım, örme taşım, arkadaşım! Güneşin batışına uzun uzun bakışlarımı, Bana eşlik eden sigaramla şarabımı, Sevda için döktüğüm gözyaşlarımı, Kimseye söylemedin değil mi? Benim dokunduğum tene sende dokundun. Sen de cilveleşip uyuttun koynunda. Taşım, örme taşım. arkadaşım! Geçen Çetin’le uğradık sana, Çaktırmadan oturdum bir kıyına. Usulca anlatacaklarım vardı. Özlem dedim. Anladın sen onu! Sımsıcaktı dokunuşu, Tıpkı sen gibi! Taşım, Örme taşım, Arkadaşım benim. |