KENT HİKAYELERİ ÇIĞLIKyine susuyorum ... ahşaptan yazıyorum uzun bir hikayenin toprak özetini grilere ölüm ... sessizliğini toplayarak konuşkan mevzudan ağır sıfatlar sıkıştırabilirim göç halindeki suretlere zaten farkındayım kayboldum idamlık bir mahkumun ayaklarında yazdığı son mektubun üzerine düşen külün yalancısı olarak kefenine saklayacak kurduğu son düşünü ranzada bulaşık anılar duruyor anaya vasiyet gözlerinden akan iki günlük uykusuzluk son yolculuğun belirgin resmini çiziyor göğsüme susuyorum..! aşkına muazzam bağlılıkla gülümseyen adama hoşçakal ... eksiliyorum şimdi anlamsız koyu yalnızlığımı çekersem üstüme duyduğum çocuk şarkısını kaybedebilirim eksiliyorum mevsimin çoğul yağmuru yıkana bilsem huzurunda damlalarının kadınına ihtiyacım var beter ayrılıkların kiralık duygularında oturdum onca vakit ve eksiliyorum içimden geçen şairler yüzünü kapamış hüzün boylamlarında terk ediyorlar beni kalabalık düş yağmurum gözlerimi kapadığım an için hissedilir hayat yağdır korkularımı saklıyorum bekliyorum sellerde koşmayı hadi..! ... idamlık adamın ayaklarında kaybolduğum zamanın dışındayım kanı çekilmiş sentezler kuytusunda her üzerime düşen aşktan sonra şiirlerle kavga ediyorum önüme seriliyor perişan kasvetler kenti sokak aralarına yazıyorum mısralara sövülecek çığlıkları belkide ayılmış alkolik bir adamın yönünü kaybetmiş haliyim parantezler açıp kapıyorum aklı yitik eskilere yani bulamadığım aradıklarımı yitirip yitirip dövüyorum sonunda elimi uzatıp tutmaktan vazgeçtiğim ispatsız hayallerime bağlanıyor unutkanlığım ve hatırlamaktan yorulduğum yalnızlıkla acıyor yürek utanıyorum..! ... anlıyorum ki sorgularda göçük yemiş biriyim inadına ele vermediğim hasretler ihanet ediyor ben yine saklıyorum tanrıçanın yerini her göçükte bir şiir akıyor gözlerimden aralarına özlemle sınır çekiyorum boşuna dövülüyor yüreğim hep sırlar içinde kanadım zaten duvarlara bile yakıştıramadığım kadını ruhumda sakladım benimki hayatla onurlu bir anlaşma işte ... hadi karşıma geç çocuksu yanım bilmediklerimi anlat senin dilinle büyümemiş zulümlerin bastırmadan kara kış gibi kelebeklerin bir günlük o muhteşem sabrından bahset nasılsa kendimden gidemeyecek kadar büyüdüm sen aşkların bildik asimilasyonunu değil doğal berraklığında sevişmeler içinde büyümesini anlat koyu dem halinde duygular nasıl öldürülüyor insan yüreğinde ve çocuklar çocuklar nasıl sarılıp kefene defnediliyor savaşın piçliğine söyle söyle çocuk yanım kaç küçük kadın kaybetti oyuncaklı düşlerini yada yada sus ağrıdı bütün yalnızlığım burnunu çeke çeke sessizlik yemini ediyor sancılarım sen yanımda kal ve kaybetme beni yeter konuşmayalım...! .. bataklık çiçeği bunca heyelandan sonra aşkı olmayan serseri olduğumu anladın hüzünlü kitaplar okuyorum sayfalara tütün ateşi düşürerek ben saygısını çatı katında unutan eskiyim özgür söylediklerimde tutsak kalacak kadarda meczup paramparça dilime değiyor tuzlu tenin sen hesaplayarak kurduğum hayali ispat sanıyorsun yokum ben anla kavrayamadığım tüm inançlar içinde çıplak duruyorum bataklık çiçeği gözünü kapatarak dokunsan sesime içindeki bütün susmalar düşer birer birer rahmine öylesine boşluğum işte sandığın şair değilim ki şiir yazmak usumun şefkatli bir anneliği o kadar ... çağırıyorum ucu yanık hiç kavuşamamış mektupları öylesine kaybetmişim ki bilincimi sayfaların özlemlerine sarıp geceyi ayın seyrinde yakarak dalıyorum yazılıp da ulaşamamış hayallere ölü ve yoksul sevdalara özeniyorum kapı çalsa şimdi olduğum yerin ortasında geberir korkaklığım sanırım kaybettiğim en ilginç anımı hatırlattı bu halim ne acınacak adam olmuşum herkes gitmiş ben kalmışım yazık..! .. hangimiz çoğul yalnızlık yaşamadık ki üstü başı kirlenmiş aşklardan hangimiz yıkanmadan berduş olarak çıkmadık ki anlatılamıyor bildiğin onca sahipsiz yanın şarkı söylerken dudağın büzüşüp boğazın kar topluyor aklından taş gibi ağır geçmiş kusarken gerçekleri hangimiz çığlık çığlığa kurtarın diyebiliyor bunca kaybolmuşluk bir zaman hikayesi bir koşmaca yorgun eklemlerinde kapının ardına kadar açık yerinden görürken hayatı kapı hızla kapanıyor ve karanlık susuyor gözlerinin yangın yerinde bitiyor..! ... keşkelere...... |
gözlerinin yangın yerinde bitiyor"
sevdanı ve kavganı bir arada anlatırken,dizeler arası efsaneler yaratıyorsun,özgün bir o kadar şiir"sel cümleler üretiyorsun"üstü başı kirlenmiş aşklar"gibi..literatuara katkı bu.ellerin dert görmesin yoldaşım...