bir pürüz var
hakikat mi devlet mi değerini yitiren
kirpiğimde islam’ın bıraktığı bir iz var ki yesevi ardında şeyh molla dervişlerin ve mevlana aşkıyla tutuşturan bir köz var taşlara bir kulak ver dağlara bir el uzat karıncayı dinle bir hüdhüdlere ekmek at develer çekirgeler aslanlar ve kat be kat feraset diyarının üzerinde bir toz var ademlikten tufana kum kum iz aratanlar atların nallarından kıvılcım sıçratanlar okçular ve gönlünü bir allah’a satanlar kan damlamış toprakta eskimeyen bir söz var çilesi eksilmezmiş bey paşa olmayanın bir de beyleri zalim iken söz bilmeyenin üç kıtaya nam salıp kendini bulmayanın yedi kıta üç deniz gidişinde bir güz var hakikat doğuranlar devlete köle değil devlet devlet dediğim korkuluk dili değil partiler padişahlar allah’tan ulu değil milletin karşısında bir değil bin bir yüz var orhun’dan sakarya’ya sakarya’dan tuna’ya fetretlerde kim kıydı babaya ve anaya dört parti dört şehzade dönüp baksın aynaya bu son sancağımızın damarında bir biz var yeni ülkem türkiye’m yeni ülküm hakikat ne tekerlek ne kağıt ne uçak ne liyakat insanın başarısı adalete sadakat zan ile haykıranın sesinde bir pürüz var |