Bir garip adam
Bir garip adam üstünde eski püskü elbise,
Kirli mendilinde aşikardı gripten bir hadise. Gelen geçenin gözleri bu meçhulün üstünde, Sanki bir eşkıya portresi bu yeryüzü büstünde. Saklamış koltuğunun altına uzunca bir şişeyi, Nerden bilsin oğlunu görecek dönünce köşeyi. Derken o endişeyle yer ile yeksan oldu şişe, Her şey kaderde yazılıydı saat gelirken beşe. Dedi evladı baba nedir vaziyyyet hem bu koku, Sen önümde dehşetli örnekle gel de şimdi oku. Babanın nutku tutuldu düğümlendi cümle boğazına, Artık ne söylese boş hüzzam düştü hayatının sazına. Muhammet Karakaş |
Bir garip adam üstünde eski püskü elbise,
Kirli mendilinde aşikardı gripten bir hadise.
Gelen geçenin gözleri bu meçhulün üstünde,
Sanki bir eşkıya portresi bu yeryüzü büstünde.
Saklamış koltuğunun altına uzunca bir şişeyi,
Nerden bilsin oğlunu görecek dönünce köşeyi.
Derken o endişeyle yer ile yeksan oldu şişe,
Her şey kaderde yazılıydı saat gelirken beşe.
Dedi evladı baba nedir vaziyyyet hem bu koku,
Sen önümde dehşetli örnekle gel de şimdi oku.
Babanın nutku tutuldu düğümlendi cümle boğazına,
Artık ne söylese boş hüzzam düştü hayatının sazına.
Muhammet Karakaş
Okunası beyitlerdi severek okudum
Usta kalemi alkışlıyorum
____________________________Selam