Şam'a yolculuk
Yıl 2003 Irak batıdan işgal edildi edilecek
Sırtımızda tek bir çanta, mataramız bile yok Suriye sınırında Sınır askeri “Ne var burada gezilecek?” demişti kurt köpeğine çantamı koklatırken ki ben kurt köpeklerinden çok korkarım “Şimdi sıra doğuda” demiştim “Avrupayı gezdim bitti” ve gülümsemiştim zorunluymuşum gibi Yıl 2003 Irak batıdan işgal edildi edilecek Diyarbakır’dan duymuştuk demir kanatlıların kalkışını Anladım, işgalin sesi bile korkunç, sanki herkes ölecek Sınırda tek kadın benim, ne garip bir duygu Neden doğu sınırlarında kadın çalıştırmazlar? Saatlerce bekletiyorlar, neyi bekliyoruz kupkuru Her vaktin vardır elbet bir sonu Bir Sonra iki Ardından üç Sıcak çok sıcak yakıcı ve kirli İçimden sayı sayarken, bir araba yanaşıyor sınıra, içinde üç Suriyeli olmalı, turistleri biz geçiririz diyorlar galiba el salllıyorlar gelin diye Fırsat ya atlıyoruz arabaya son sürrat arabesk bir müziğin eşliğinde Sen gazeteci ruhlu ben fotoğrafçı elele geliyoruz Suriye! Yıl 2003 Irak batıdan işgal edildi edilecek O zaman bilemezdik 10 sene sonra Suriye’ye olacakları Tahmin ediyorduk ama bizi dinleyen var mıydı? Halep pazarında buluyoruz kendimizi Zaman makinesinden geçmiş gibi Baharatların, eski, dar ve kıvrımlı sokakların etkisi susuzluğun sarhoşluğunda kayboluyorum, her yer bej rengi Yıl 2003 Irak batıdan işgal edildi edilecek Gerisini biliyorsunuz zaten Lafı uzatmadan Şam’a geliyorum ki Palmira çöllerini anlatmak isterdim Şam’ın eski şehrinde, balkonlar iç bahçelere bakar genelde Dışa bakan balkonlardaysa, boştur her demir sandalye Başını yukarı kaldırdığında sanırsın ki yapayalnızsın koca kentte O halde açmamışsındır kapıyı bahsettiğim iç bahçelerine İç bahçeleri insan dolu, can dolu Geç saatlerde de olsa dizlerde çocuk gülüşleri bardaklarda taze ananas suyu Yemek içmek bir keyif eski Şam da avlu avlu Yıl 2014 Suriye zulüm altında Çocukları gülmüyor, avluları boştur mutlaka Sokakları yerle bir, haneleri terk Bulutları kan ağlar satırlarımda |