Sara
Yer Kadıköy iskele meydanı
Zaman bir şubat alazında sabah üstü Ve grimsi giyinmişti nefesim o gün Sokak araları üvey evlat misali perişan Ana caddeye akıyordu en büyük sevgi seli Kim varsa koca şehirde akın akın doluyor Sanırsın yeniden fethediliyor İstanbul Sandallar sefa sürendi koylarında Üsküdar’ın Ya şimdilerde öylemi ki? Bacası aç timsahlar gibi tüter vapurların Yarı uykulu aç bedenleri yutar habire Ağlıyor yine gökyüzü g/eceden kalma mevsimlere Dedim ya sokak arası fakir bir yerdeyim Sanki kaldırım taşlarını dizmiş yaramaz çocuklar Oyuncak arabalar ardı sıra tren vagonu Güneş henüz sille tokat çatılara şamar Çiçeklere çimdik atıyorken, göz kırpıyor bana Kedice yalaka süzmelerini sürtüyor güneş Ki hoşuma gidiyor hamamda göbek taşına yatmışça Masör musalla taşında evire çevire günahımı çıkarıyor Derken günaşırı bir telefon saldırıyor zamana Dar tünellerden alıp hayata bağlıyor beni Dalıyorum katledilmiş ağaçların sahaf mezarlığına Ve çalışma ofisim gayri meşru ilişkiden peydahlı İstanbul babalı Kadıköy analı evlad-ı piç sokaktayım Rutubetli deniz nefesinden titrek bedenimi sundum güne Seslere kıpır kıpır uyanıyor sokak feri çapaklar içinde Saat sekiz otuz martılar simit kahvaltısında henüz Başıbozuk gölgelerini topluyor sokağın insanlar Ve hayatın orta halini yaşamaya ruhsatsız bir can Ki ne can nefes uzaklığında koklaşıyor ürkek bakışlarımız Dudakları bir merhabayı azat etmemişken henüz Dal gibi kuru elini sıkmaya nail olamadan pejmürdenin Yılların yorgunluğunu zararına devretti fakir kaldırımlara Anda yıkılıverdi koca çınar sarılıp ayaklarıma huşuyla Sanırsın İstanbul üstüme devrildi yedi tepeden Kirlenir diye öpmeye dahi kıyamazken yattı vatan toprağına İçmeye toplandı akan kanını saz ekibiyle dili sivrisinekler Kim bilir nelere feda ettiği sol ayak hortladı acıyla Bedeni isyanın başı gibi Protezi fırlattı yeniçeri edasıyla Sekiz köşeli kasketsiz uyumayan baş sığındı gölgesine ilk kez Ve arka sokakta oynaşan güneş kıvılcımları bile korkuyla Elektrik çarpmış havale bedeni seyretti bulutuna saklanıp Kim bilir günde kaç kez yokluyordu cehennem zebanileri Ve her defasında bedeni kurtarıyordu neye karşılıksa Yoksa melekler bedeni s/atmışlar mıydı? Ayaklar altında çiğnenen sara bahaneli onuru Peki ama neye karşılık neye? |
Ve arka sokakta oynaşan güneş kıvılcımları bile korkuyla
Elektrik çarpmış havale bedeni seyretti bulutuna saklanıp
Kimbilir günde kaç kez yokluyordu cehennem zebanileri
Ve her defasında bedeni kurtarıyordu neye karşılıksa
Yoksa melekler bedeni satmışlarmıydı sara bahanesiyle
Peki ama neye karşılık neye..?
tebrik ederim kardeşim harika bir eserdi yürek sesin başarıların daim olsun saygılar..