SUSUZLUK
Kurumuş bir çölün tanrı misafiriyim
Kaybettim yolumu derbeder biçareyim Güneş yakıyor ruhumu sanki erimekteyim Bu mecnun gibi virane gözü yaşlı ben miyim? … Susuzluk bedenimden kopup gelen haykırış Bacaklarım tutmuyor başımda bir dolanış Gözlerim boşlukların gözlerinde gezerken Susuzluk bir melodi, derin uykuya dalış … Çatlayan dudaklarım kan akıtır bağrından Susuzluk bir aşk gibi vurur can damarımdan Hal koymadı Ferhat gibi dağları da deleyim Ah bende Hacer gibi zemzemime ereyim … Susuzluk düşman gibi ele geçirdi beni Söndürdü acımadı gözlerimin ferini Bilmezdim kıymetini ben bu hale düşmeden Şimdi bir damla suyun çekerim hasretini …. Verilen nimetlerin çoğunu bilmemişim Görmemişim aslında ne kadar zengin mişim İsrafın efendisi olup gezip durmuşum Şimdi bir damla suyun yolunda yorulmuşum … Ah anam, hep demişti akıtma can! Boş yere Alaylı bir gülümseme karşılığı yüzümde Ah anam canım anam ellerinden öpeyim Avucunda iki damla suya ben can vereyim … Susuzluk yavaş yavaş bana Azrail olur Gözlerimin son bakışı, hayalim yanar durur Damarlarımda dolaşan kanı bile kurutur Yani benim sonumun adı susuzluk mudur? |