Bir gelinin destanıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bu destan 1 yıl önce yaşanan gerçekleri anlatan bir gelinin hikayesidir.
******* Al kına yakılmıştı ellerime, Yüksüğüm de nişanlımın adı yazılıydı kırmızı kurdale bağlandı, hem parmağıma, hemde belime Yere göğe sığmamıştım salıncak gibi gelindim bakın şu son halime.******* Bir eve gelin oldum ne cıncık diller gördüm Her gün peşimde gezen sihirli eller gördüm Kurban olup dururdu kaynana denen yılan Oğluna yetiştirdi bir günden arta kalan Çalışırdım Allahtan gelir gider işime Akşam eve gelince neler gelir başıma Kayın peder köşeye bir minder sermiş bekler Kayın validem ise giyim kuşamım yoklar Pantalon’umu alır hemen vurur sobaya Onu giymek ayıpmış ! bak yorğanı kabaya Hayat denen yokuşta ne hünere alıştım Üç tane oğlum oldu onlar için çalıştım Gün geldi zaman doldu kaynana kaldı ele Hele bir sussa dili bakarım güle güle Altına yapıp yatar gelin temizle hele Biraz sesim yükselse beddua gelir dile Son yolculuk durağım neresi bilmiyorum Ya deveyi güdersin ya diyardan gidersin Zamane gelinleri bu laflardan ne anlar Altına kaka yapmış yıkanıyordu donlar Deseki bir kez bana kızım eline sağlık Eldivene gerek yok , elimde durur yağlık Ama ne mümkün bunlar hem sçr.hem konuşur Öf demeye sansım yok el ayağım tutuşur Ne yapayım bu işi sonmu vereyim derken Hem kel hemde hodullar infaz verildi erken Diyeceğim şu dostlar kızı çekmedi bunu Göremez oldum artık şaşırmıştım yolumu Tatlı canımdan bıktım tatlı söz çıkmaz dilden İstemeden oldu bu daha ne gelir elden Bir sancılı rüyaydı çektiğim sıkıntılar Ne yaşadımsa kaldı birer birer anılar Hayallerim uçtu lar kaf dağının başına Felekte acımadı bu gençecik yaşıma Dalğa yedi düşlerim vurdukca yapıştırdı Rüzgar dolu getirdi sel tufana karıştı Gök kuşağı bekledim altından geçmek için Dileklerim tutunca göklere uçmak için Kırık ayna gibiydim göremiyordum yüzü Ağrı dağı gibiydim getiremedim yazı Her koyaktan ot yoldum bulmak için geçimi Hiç kimse oynatmadı bir gün olsun kı....nı Çocuklarım hatrına katlanmıştım hepsine Çorba bile düşmedi o kalaysız tepsime Beyaz tahta üstüne kara yazım yazıldı Neyin var neyim yoksa bir bir hepsi bozuldu Bir kuyunun içinden iki kova su çektim Birin çiçeğe döküp birini içecektim Nasıl bir işti Rabbim şanstı bu benmi seçtim Kovadan yılan çıktı içmeden döküp kaçtım Aklım beynim almıyor bağlanmışım bir mala Zavallıya dönmüştüm nacar kaldım bir kula Dokuz şiddetin deydi sallayınca anladım Tedbir almak ne mümkün enkaz altında kaldım Anlamadım bir türlü her gün bir yanı kokar Ne kurtuldum bu dertten nede içimden çıkar Kul hakkını bilmedim vebal geçmez başımdan Kavğadan çok korkarım yara aldım kaşımdan Çocuklarım perişan, bak Annesiz kaldılar Beş görümcem var idi her gün biri geldıler Huzur denen heceyi hayalde düşte gördüm Bulurum belki diye, kerpiç duvarlar ördüm Sütten dilim yanınca yoğurdu üfler oldum Birde baktım kendimi baba evinde buldum. Ne ettimse olmadı sonunda karar verdim Vaz geçtim tatlı candan, kendimi yere serdim. Leyla yıldırım (Leylican) |
elimde tepsi kahveleri dağıtmıştım,
kaçamaklı bakışlarla beni süzmüş,
bıyık altından sopa göstermişti,
o heyecanla tebessüm sanmıştım.
bana soran arkadaşlara,
’sureti, ademi bir varlık,
sireti,gaybi bir durum.
yarlık olmayınca bilemesin’ demiştim.
zaman ömür devirir,
beklediğin birden geliverir.
düğün dernek oluverdi,
davullar çalındı oyunlar oynandı.
mevlitler okundu yemekler yendi,
dualar yapıldı amin denildi.
maskeler çıkarıldı herkes aslına döndü.
evlilik denince anne babam gelirdi aklıma,
bütün evliliklerin bir bakıma nümunesi,
bütün mutlulukların ve huzurun kaynağı,
sevgi ve saygı üreten yüreklerin ocağı,
sahi,
aşkın bir birliktelik değilmiydi evlilik?.
ya eşler,
birbirinin elbisesi değilmiydi?
yada birbirini yıkayan eller.
hani sevgiyle birbirine yanaşınca,
cennet bahçelerine dönen evler.
ve sevgiyle yeşeren çocuklar,
sahi,
aşkın bir evliliğin sonucu değilmiydi?.
hakkım olanı gasp eden adam,
köpek dişlerinde saklıyordu mutluluğumu,
her uzandığımda hayallereime,
iğreti bir sesle hırlıyordu.
takke düşünce kel göründü!
bir metre saç olsa ne!
maske düşünce iblis göründü!
sureti adem olsa ne!.
cicim ayları başlamadan bitmişti,
ona yar olunca sireti belirmişti.
yıllar yılı şiddet ve işkence,
bir umut diye çocuklara sarıldım.
yine şiddet yine işkence,
tamtamına on yılım geçti böylece.
ayrılmaya karar verdim,
bütün itirazlara karşı gelerek.
onu hayatımdan söküp atım,
kıçına tekmeyi vurarak.
gerçekten yıllar sonra insan olduğumu hatırladım,
zorda olsa izlerini silmeye çalışarak.
yeni bir hayat kurmaya kendimi adadım,
sevgiyle yeşeren çocuklarıma tutanarak.
siz siz olun sureti adem olana bakmayın,
sireti adem olana bakın.
ALLAH BİZİ CEHALETTEN AYDINLIĞA ÇIKARSIN
SEVMEK SAYMAK VARKEN KARŞILIKLI SEVGİ VARKEN İNSANLAR NEDEN BÖYLE YAŞARLAR BİLMEM.
GÜZEL ANLATIMINIZ İÇİN ŞUKRAN BORÇLUYUZ
KALEMİNİZ DAİM OLSUN VESSELAM..
hasan baran