12
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
2202
Okunma
Şair, tedbirli gezer; ilham kapı çalanda
Cebinde bir kalemi, yazacak kağıt olur...
Damla düşmeden sezer; bulutlar alçalanda
Artar elemin demi, yazdığı ağıt olur...
...
Her birine öz koyulmuş; gül bekler ki arı gelsin
"Sır" demiştim, tez duyulmuş; dil bekler ki kârı gelsin!
Aş dediğin tuzsuz olmaz, yanan soba issiz olmaz,
Kara sevda hissiz olmaz; kalbi olan beri gelsin.
Gaye, şiir ise şayet, kâfi değil niyet, gayret
Hakk’a ram ol, hem niyaz et, "ilham" denen peri gelsin.
Gâh Ferhat ol dağları aş, gâh Mecnûn ol sahra dolaş
Öyle yan ki, inlesin taş; sesi duyan biri gelsin.
Söze yâr et kalemini, aşikâr et elemini
Hüzün alsın tam demini; ağlamanın yeri gelsin.
Sitem düşşün feryadına, matem sinsin her yadına
Derman diye aşk od’una, Kafdağı’nın karı gelsin.
Şuaraya vuslat haram, her dizenden taşsın dram
Hasret koksun buram buram; yel "köz" olsun, harı gelsin.
Can çırpınsın dar kafeste, "eyvah" olsun dile beste
Mezarına son nefeste, "bir kemik bir deri" gelsin.
Varsın aksın gözde selin, kokusunu al ecelin
Tükenince tüm mecalin; yâr acısın, geri gelsin.
Oksuz kalmaz gerili yay, sevda ile olmaz alay
"Dağ aşarım" demek kolay; sözlerinin eri gelsin.
Nam bırakmak ise murat, şair için yollar sırat
Ne al, ne boz, ne de kırat; işte meydan...Doru gelsin!
Mecit AKTÜRK
Berlin, 25.12.2013