Libra'ya II
seni tanımadılar libra
birbirine bakındı gözler anlamlandıramadılar üzerimde taşıyordum halbuki seni biraz kana bulanmıştın biraz pas kokuyordun açıkçası biraz da keskindin saplandığında her seferinde aynı acıyı hissetmek ayakkabı düğümlemekti benim için ve otobüse yetişme korkusuydu biraz da ama korkularımın başrolü seni tanımadılar libra... demiştim ya çiçeklerin sana benzediğini bir şey daha var ki sana benziyor nedenleri tüm cinayetlerin ve tıpkı katillerin tövbelerindeki bakirelik gibi seni nasıl tanımazlar libra eskisi gibi değilim demiştim halen de değilim ruhumun reenkarne olmuş gölgesinde acıları barındırıyorum nefreti, aşkı, vurulmuşluğu, ölemeyişi barındırıyorum libra o kadar beceriksizim ki yaşamak oyununda ölemiyorum bile ve kanatlarımın altında ayrılık kuşunu besliyorum o kadar saf ve acımasız ki nispet yaparcasına gagasında fotoğrafını taşıyor sersem tanımıyor seni libra tanısa, fotoğrafını en masalsı diyarlara en gidişsiz yolların en tepedeki kaldırımlarına en yüksekten bırakır ve dönerdi bilseydi seni adını değişirdi libra ayrılık demezdi kendine, çünkü seni tanısa ayrılığın bir harfini bile anlayamamış olduğunu anlardı libra, üzerimde taşıyordum halbuki seni biraz kana bulanmıştın biraz pas kokuyordun açıkçası biraz da keskindin saplandığında... Attilâ Edri |