YALNIZLIĞIN ADIYDI BENDE TURUNCUTuruncu bir yalnızlık etrafım da kol gezer Kara’ya gönül versem beyaz’a hasret kalır Etrafta ayrılıklar sanki yüreği ezer Renkler cümbüş halinde beni kendimden alır Bana kalan turuncu seçim hakkım yok muydu Biraz pembe sürünsem al yanağa çok muydu? Kadir kıymet bilmeyen gönüllere dolalı Vefa beni terketti kendi başıma kaldım Leyla gibi bu gönlü bir Mecnun’a salalı Boyumun ölçüsünü arşınlatıp da aldım Duman tüten dağlardan artık farkım yok benim Yalnızlık ateşiyle yanıverdi gül tenim Kırılan yüreğimin tamiri mümkün değil Yapıştırsam kenardan anılarım süzülür Bundan sonra vermem ki hayırsız kalbe meyil Bilsem ki şu gençliğim kağıt gibi büzülür Aşk bir kara batak’tı bir türlü tutamadım Yakaladım sandıkça yüreğe katamadım. Renkleri cümbüş yapıp topladım bir araya Kara’yı kaşlarıma kalem yapıp da sürdüm Beyaz zaten ruhumdu salıverdim hara’ya Turuncu yalnızlığı kırmızı ruj’la vurdum Gönül pembe düşleri takarken yanağına Bir kurban daha verdim yalnızlık sunağına. Ayvazım DENİZ |
yalnızlığın rengiymiş turuncu.
Oysa,
hep sıcacık, sevimli bulmuşumdur bu rengi ben.
Hele de,
doğanın yeşili ile birleştiğinde,
hep hoş, sevimli gözükmüştür gözüme.
Şimdi,
okuyorum da bu mahzun aşk şiirini,
içim burkuluyor,
hüzünle seyrediyorum turuncuyu.
Ne demeli?
Hayat böyle işte...
Sevmek var,
kavuşamamak var,
yalnızlığa mahkum olmak var.
Turuncu ile yoldaşlığa...
Değişik bir şiirdi.