KENDİMDEN DERLEMELER...
ezgisi trajik olur ,
yaşanmış öyküyü dillendiren ırların... ona göre bir renge bürünür, bedendeki tavırların.. dalmak gibisi varmıdır bir hayale, karışacakken sonsuz izbelere.. bir ihtimal daha var aslında,hayır; ölmek değil yaşamak, bir avuntunun sonsuzluk emelinde.... ve savruluşunda kaybolmak; bütün bir cennet heveslerinin.... bir busen olsun hatıra kalmaz mı bir anımızdan geçip gidiyor bak hayat,yamacımızdan... çekmecesinde soğuklukları toplamışsa zaman, hunharca davranıyorsa sarı sonbahar, ona bakan gözler artık ışık saçmıyorsa; ve istenmiyorsa varlığın, bir kopuşun başlaması an meselesi.. kıskançlık başa bela, bilirmisiniz hiç? geçilecek ne bir kenarı var ,ne de üzeri; kıskanıyorum, askerin elindeki mavzeri... ışıltısını güneşin ve parlaklığını ayın, ve elindeki kalemi öğrencinin.. neşterini hekimin, kararını hakimin... süresini günlerin, kısalığını hayatın; kıskanıyorum, yarden ayrı geçen zamanı... neydi getiren, onca karmaşayı diz dize? mutluyduk halbuki, kendi yağımızla kavrulurken biz bize... ne ötede yerimiz var bundan böyle; ne de beride saklanacak yer, kendimizden... bir adım sonraki kaçış ;yar bir adım geri gitsen anan ağlar... her yağacak yağmurda, alevler sıçrayacak ruhunun paçalarına.. aldığın nefes seni boğacak, bakışların hançer olup ; beni parçalayacak... |