FEVERAN
ah feveran!..
kıy güllerine o bağbanın, sükutumun derininde saklı duran savaşın hatrına!... bigane bakışların dokunduğu kıyımlardayım ben sessiz sessiz yar yüreğinden çekilirken gözden ıraklardayım bizden firaklardayım... ah feveran, gırtlak gırtlağa boğuşurken sık ümüğünden,bırakmamacasına canhıraş sevişmelerin.. yegane nakışların resmedildiği kader bezine sar cesedi kokmasın vuslatın ki vuslat benim göbek adım... liğme liğme doğra sonra benliğimi ilmek ilmek mukavemetlere sarmala boğazımdan.. cenin olsun cananın saldığı her hasret yok fetanet; geceler işret ben beklerken sen de sabret... ah feveran kuvvet ol avazıma bu haykırış başka türlü olacak zira... kudreti çağır imdadına ki ismi okunacak yarınlarca şu köhnemiş tabiyyetinde ruhumun iğreti duruşları dize getirsin diye adımın geçtiği her cümleye gizli ünlem yapıştırıp hapset derununda sonra ve daha da sonra... feveran sakın durma!.. aldırma kan revan oluşlarıma ve beni sen parçala hep ama hep ciğerimde yankıların yansın duyan herkes her sabah bu izanla uyansın şahdamarımı açıp oluk oluk akacak kanına doy savaşlarımı içimden çıkarıp bir zafer tacının altına koy... |
*Haftaların ellerinde ufalanması: Zamanın nasıl geçtiğini anlayamamak. Sevgiliden ayrılığın verdiği kendinde olmamak, sürekli onu düşünmek, onunla hemhal olmak ve ona kavuşma özlemiyle zamanın nasıl geçtiğini anlayamaz hale gelmek.Bu konular açık ça yazılsa daha güzel olacak ama boş ver ben senin şiirlerini böylede sevip okuyorum.İnandığın dalda başarılı olmanı dilerim.Başarılar.
Kankentleri
Kan akıyor penceresi karanlık evlerden
Ölü kadınların üstüne tuğlaların üstüne
Denizse aydınlık ve incili ve mavi taşrada
Kana doğru ürkek en güzel yaban balıklar
Bu kandır akıttığımız sıkıntılı pazarlarda
Üst üste yergökyüzüne içki şişelerine
Kan içinde elleri ve obur parmakları
Boşnak değil çocuklar dondurmacılarda
Mezarlı eyüplerde ve deniz kenarlarında
Sarışın kafaları ama analı babalı
Kan akıyor ahşap yapılardan sokaklara sokaklara
Mavi ülkeleri tatsız kısa pantolonlarda
Kan akıyor oluklardan öyle kan
Boyanır batmış gemiler perşembesi
Bir tesbih bir zımba bir yazı makinesi
Çektikçe böyle katil kıralları
Sağrıları tuzlu kara koşumlu atlar
Uyandıkça kan uyandıkça ölü kadınlar sevmesi
Ağaçlarda, gemiler sularında, lokantalarda
Kentlerin kan üstüne kan yaması
Ölü kadınların öpölü çocuklar doğurması
Kuşsuz ve balıksız konsollu odalarda
Çöl olmasa, en dişi kavunlar olmasa
O güneş o eski çocuklar güneşi
Malta damlarında ötede, oralarda.
Turgut Uyar, "2. yeni şairlerinden.