SORGUÇ...
dolmuş gözlerim
buğusu, loş mu loş bir perde; gönlüm cevapsız suallerde ferman nerde,padişah nerde? ferman padişahınsa, kar yağmayan,güvendiğim dağlarım nerde?.. ığıl ığıl,boran kar ,ılgıt ılgıt esen rüzgar, cehennem soğuklarını bilirmisin; korkusu ateşidir insanın.. ölümden korkmam ben; utanmaktan korktuğum kadar... dağ kadarmış gizlerim izleri izanımda,sıra sıra mizan.. yollarım hep dilemma,hep aşiyan her yolcu cavidan kesilmiş; her yol asuman... sor; ki ne çare yine sor! neden? neden bu yol? hakikattir çehreni tırnaklarınla yırtman... sırat edindiğin merhamet cennet şenliğin cehennemse edip eylediklerin... bir mecazdan ibaret hep bildiklerin... dağları aşar özlemlerim ayrılık fırın, hasretlerde pişerim... hala mı soruyorsun; hala mı deli!.. niye varım ,madem ki akıbetim belli? cesetler araçtan ibaret,ruhlar şöför mahalli bütün akıllar ilk aklın temeli... hayra davet varken bunu görmemeli mi? yanman mı yoksa pişmen mi sahibinin emeli? sor bir lahza; ama kendine bana sorma, kelin dermanı olsa sürer,kendi keline.... |