Ayrılık Yıl Dönümü
Nedensiz gidişinin bu gece yıl dönümü
Bugün bir kere daha içime sızın düştü Maziyi anımsadım karıştırdım dünümü Üzerime çığ gibi hatıran izin düştü Sevdama kefen gibi sanki karın beyazı Soğutmuyor içimi karakış’ın ayazı Dökülürken dilimden yüreğimin niyazı Gidişin geldi akla yarama tuzun düştü Sürgün yedi umudum ıssızca bir adaya Sen diye koşturuyor duyduğu her sedaya Beni tutsak ettiğin bu karanlık odaya Hayalini beklerken ince bir tozun düştü Sensizliği vururken kalbim her saat başı Çatladı çatlayacak içimde sabır taşı Yanağımdan elime yalnızlığın gözyaşı Dökülürken aklıma elveda sözün düştü Kurudu susuzluktan sana hasret bu tenim Elbet sensin vefasız bu halime nedenim Benden gittin gideli yangın yeri bedenim Cehennem narı gibi bağrıma közün düştü Bir kasavet çıkmazı sanki bütün yollarım Sensizliğin yükünü taşımıyor kollarım Hasret rüzgârı değdi gazel döktü dallarım Ömrümün baharında kalbime güzün düştü Sol yanımda yara var ayrılığın gereği Hiç bir teselli yok ki avutsun bu yüreği Gözlerimdeki yaşlar yılların geleneği Bugün de depreştiler aklıma yüzün düştü Uykusuz günlerime gizlemiştim bir gizi Yargılıyor ömrümü şimdi mazinin izi Çıkmazlara açılan kalbimdeki dehlizi Şiirlere dökünce gönlüme hüzün düştü MUTLU AYDURMUŞ |