Konsolun Sağ Alt Çekmecesinde
bir ihtilal görmüş
kaç defa dantellerle süslenip depremlerde devrilip düşmüş kıyısında köşesinde unutulan tokalardan tel tel, başka başka saçlar birikmiş Sezen Aksu plağı ve Göğe Bakma Durağı ile bit pazarından alınma koyu kahverengi çizikler içindeki konsolun puslu aynasında gece çocuğu gözlerin eski, eksik bir şeyler aranıyor astımdan bezen çekmecelerde kış güneşi ellerin titreye titreye pürtelaş en son ne zaman di’li geçmişten bir cümleye dokunup sevdiğini düşünerek belki yanıp sönerek can çekişen sokak lambaları altında kaldırımlara dökülüp balkon çiçeklerini ıslatan yağmurlu anlarda titreye titreye pürtelaş aranıyorsun aradığın ne ise dedim ya eski, eksik bir şey tam anlamıyla beklediğin olmasa da istediğini buluyorsun konsolun sağ alt çekmecesinde çekmecenin arkasında duvara bitişik düştü düşecek gönderilen adresi boş açılmamış mektuplar ucu yırtık belirsiz, siyah beyaz fotoğraflar ayrık otu imzalı iki satır şiir bırak artık kurcalamayı |
ayrık otu imzalı
iki satır (şiir)
--
Şiirin içinde "şiir" sözcüğü de sanki ayrık otu gibi kalmış. Gereksiz, fazla.
Belki,
iki satır yalnızlık
ya da benzeri bir şey...
Ve şiir burada bitseymiş.
(bırak artık kurcalamayı) olmadan.
*
Şiirin Dostluğuyla,