Aşk-ı MuhabbetŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ]Aşk bazen çenesi düşük bir dilsizin ahraza laf atması gibidir...
Derdin sır kuyusunda nice yürek atıyor
Bezm-i elestten beri hâline hâl katıyor Aşkın bir tarifi de işte burda yatıyor Bir gönül çerağına neşter vursa gonca yâr Her parçanın parçası yol alır diyar diyar Kuzguni bir siyahta arar durur beyazı Zemheri olsa bile hissedemez ayazı Vuslatı düşler âşık düştüğü hâl’e razı Cefayı çekmeyenler aşkın özüne ağyâr Aşk-ı muhabbet ile olmayınca giriftar İhya olan var mıdır acep bu aşk elinden Hiç mi ibret alınmaz şeyda bülbül dilinden Bin kere yanıp doğsa hicrânının yelinden Usanmaz deli gönül o ki aşka hissedar Yine bahtına düşer boynu bükük âh-ü zâr Aşkın hakikatini sorarsanız âşıktan Der; “Hiç pervane olan, vazgeçer mi ışıktan ? Baş aşağı girmektir ferman gelen eşikten Yaktıkça serinletir yürekte sönmeyen har Olsa da bahtiyardır gam yüküyle ihtiyar Kalptir aşkın mekânı her lahza Hakkı anan Mest olur od içinde İlahi aşkla yanan El Vedûd değil midir kula merhamet sunan Mecazi aşk hakiki aşkı bulmaya yarar Gerçek aşkın içinde beşer Rahmanı arar An gelir şivan olur gözleri giryân eder An gelir suzân olur sineyi biryan eder Sultan olsa ne fayda tahtını yeksan eder Aşk deli bir nehirdir dev dalgalarla akar Asla dik durulamaz dokunduğunda yıkar Mehmet Nalbant |
güzel şiiri, kocaman yüreği kutluyorum
kaleminiz daim olsun