AYIN DÖRDÜ
AYIN ON DÖRDÜ
Hani katil damgasını yemesem! Alırdım karşıma ayın dördünü, on dördünü, kurşuna dizerdim yirmi dördünü. Ve tarih bir kez daha not düşerdi tozlu yapraklarına. “Seri cinayetlerin katili bulundu diye!..” Kim bilir belki de etrafıma sarılı zaptiyeler. Seslenirdi; “teslim ol” diye. Her ayın dördü On dördü Yirmi dördü Asilik var ya ruhumda. Ben yine ölümüne severdim. Kim bilir ifadem alınmadan, kılınırdı cenaze namazım. Biraz şanslıysam ve sağ kurtulduysam, Kim bilir “bir hatayı, başka bir hatayla düzeltti.” Diye manşetler atılırdı gazetelerde. Haberciler; ısrarla sorarlardı neden yaptın? Bir diğeri; pişman mısın diye? Belki de mahalleli; “katile ölüüüüm” sesleriyle çınlatırdı kulakları. Ve bir çocuk; masumca bir taş atıp, dördünde vururdu beni. Masum ölümlerde güzeldir. Çocuksu bir sevgi yüreğinde varken. Ve ben Ölmezde yaşarsam, her ayın on dördü sevgi kusardı sokaklar!.. Bir kere daha severdim. Bir kere, bir kere, bir kere daha Nefes nefese öldürürdüm nefretleri. Sen ve ben İşte o gün İster birlikte, İsterse ayrı ayrı Ne fark eder aynı bedende olsak bile sevmesini başaramamışsak hala Ha sen vurmuşsun Ha zaptiyeler vurmuş Ya da masumca bir çocuk Zaten can çekişmekte aşk Her ayın dördü On dördü Yirmi dördü gibi Varsın bir on dört daha eksilsin ömrümüzden Doğum günümü ölüm günüm diye bilirim zaten… Hüma Efkan |