13
Yorum
16
Beğeni
5,0
Puan
2234
Okunma

( BİR BÖLÜM )
Ve gece;
Ölümcül ulumalarla
Kükrüyordu dört bir tarafa
Zifiri gözlerini dikiyordu
Baktığı yeri yırtarcasına
Ayrılıklı yüreklerin tam boğazına !
Tanrı’nın uyku tutmayan diğer can parçacıkları
Şimdi gecenin kör kuyuların da...
Tüm arzular yakamoz mesaisindeydi sensiz
Tuzlu suyunun en derin yerlerinden kaçırıyordu,
Onları üste doğru yüzü mavi giyinik deniz
Ben ise sensizlik komasındayken o an da
Yüreğim ölümüne fersiz !
Kimi yerler de denizin mavi yakasına yapışmıştı
Avaz avaz bir yalnızlığın ıztırabıyla bendeniz….
İki kişilik can vardı sanki ben de
Tanrı adağı olmuş gibiydim sana bir kere
Sürükleniyordu içim de ki can çekişen sevda
Sürükleniyordu sensizlik cehennemine
Yas yağıyordu çisem çisem gökten, yas evrenime
Denizin tüm koyları sen olmayınca
Mezar oluyorlardı bir de,
Ben uyanır uyanmaz cesetime !…
Ben de ki benin çoğu uyanık
Söz de içim derin uykular da
Serde sana adanmışlık
Sırf bu yüzden bana karşı ölümler şımarık
Ve uğruna,
Yüreğim gün yirmi dört saat hep yanık
Bu yüzden ben bir enkaz gibiyim artık !...
O kadar acıyla bir avuç kül etmiştim
Lakin ben seni dünyalar kadar sevmiştim
Kolay öleceğimi bildiğim hal de,
Yine de senin sevdasız zamanlarını seçmişim
Gülmek istedikçe sen zehiri içmişim
Lakin benim şu an ki özetim,
Geceden de bin beter geceyim !...
Acıların karşısın da kıyasıya savaştım
Ne yazık ki yine de ama,
Ölümünün panzehirini hala yakalayamadım
An geldi, düşlerinle bir nebzecik rahata ulaştım
An geldi, yaşamımın en onmaz yaralarını
Fazlasıyla sen de tattım…
Çok inandım ve o kadar da aldandım
Meğer seni bir bıçak misali
Yüreğime saplamaya kalkışmışım !
Delik deşikmiş doğrusu ayrılıktan önce de bu canım
Boş tenime rastlayamadım !…....
İKİNCİ BÖLÜM
Yürek kapını yüzüme çarptın
Ve o gün benim tüm ömrümü sanki uyutmadın
Can kırıklı yürek eşiğinin ayazın da sabahlattın
İtiraflarımın feryadı figanlarına
Sen bile dayanamadın
Dudaklarımı “Sus” betonuyla kaynattın
Tüm geceleri uykuya düşman yaptın...
Oğul veren acılarımı da kullandın
Gururunun yararına onları kendine sağdın
Zaten sen varken de ben kanardım
Senden sonra yokluğunu
Ölüme eş değer yorumlattın
Dahası içim de ki can kurakları yüzünden
Yer yer çatladı şah yerinden kimi damarım !…
Nasıl olurmuş gece yüzlü ölüm
Senden sonra onu da yaşayıp gördüm
Tüm vefasızlıklarının ıslak karanlıkların da
Yorgunluktan sararıp soldu ömrüm
Ben hiç arzu etmeden
Ayrılık girdaplarının oyuklarına gömüldüm
Aşkının ağına tutunmam için planlı olarak gayret ettin
Yolumun üzerine nice bıçak sırtı barikatlar diktin…
Bugünkü karanlıklarımı içimden çıkarmak
Belki de başarısızlıkla sonuçlanacak
Ölümlerim ısınıyor şu an içim de ve kaynadı kaynayacak
Ölümlerim fokurdayarak !
Diyemiyorum kendime ihtimalen de olsa ancak ,
Her şey bir gün güzel olacak ?...
Vakit en dönüşümsüz ölümlerimin yeşermesine beş var gibi
Son kez geliyor düşlerimin aklına şimdi
Bazı mutlu yaşanmışlıklarımız mazi de ki
Ne kadar çok sararmış, ne kadar çok meğer ki,
Birbirimize sarılmalarımız o resimler de ki
Ben o siyah beyaz resimlerin siyahıyken
Sense hala devam edip gitmektesin ömrün hep renkli !
Benim yaralı gönlüm bildiği için bu halini
Ben böyleyken senin o renkli ömrüne neden gücenmesin ki ?...
Baharları dahi es geçen kibirli hallerinle
Ve bana karşı simsiyah gülüşlerinle
Yarınların mutlu geçsin diyorum sana yine de
Kötü söz söyleyemem sevmesen bile
Kilitli lakin dilimin bam teli türlü sitemlere
Sitem denilen şey ancak bu kadar olur ben de…
Edemem herhangi bir intizar sana hele
Edemem elbette
Edemem, suç değil çünkü sevmemek de
Sevmiş bulundum ben bir kere
Ama başlangıçta ki “seviyorum” tavrını affedemem de?...
*
Ayrılık vakti nihayet git git yeşerip eriyor
Ben o gün, o saat ve o an, en pespaye yalnızlığımı giyiyor
Yanına gelip sana; yeter artık, bari insafın burasın da dur diyor
Beni döke döke geçtiğin zamanlardan
Kendimi toplaya toplaya sona geliyor
Ve vicdanına uydurmaya çabaladığın o kefen için,
Sana son bir kez şöyle diyor;
Senden ilk defa o kefeni vicdanından çıkarıp atmanı istiyor !…
İ. HAKKI GÜRCANOK ---İST. / ŞİLE / AĞVA---
5.0
100% (18)