Okuduğunuz şiir 14.10.2013 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
SİTEM
gözlerinin dokunduğu bu kaçıncı füsûn alt üst edilen dünyanın kaçıncı yıkılışı yürüyen kederlerle mazinin kaçıncı yıkanışı
....
heyhat!... senden yadigâr yüzümdeki inciler bilesin burada kurak bir mevsim yok oturduğum şehrin sokakları hep çamur hep balçık kedileriyse ıslak
sen bilmezsin- uzakta kış yağmuruna benzer hüzün bulutlanıp salkım salkım yağarken birden doluya döner mevsim kemikleşen acı,kükreyen sancı ah! bu hoyrat yankılanış sinemde çözülür diz bağı, vurulur bağban hazan çöker gönlün şenbağlarına
nefesi hiçlenen bir dağın öksürmesi- özlem içre çekilmesi bir nehrin kurumak,çöl olmak,kum tepesi ötesi...
alevden kuşları üflemek göğe parça parça dağılmak boşluğa yanmakla yanmamak arası döne döne tutuşmak
şimşekten ulak sevgi kendi ruhunu katleden ferman doğurduğum üzüntü yıkıldığım ah!...
görmezsin aynaların sefil halini duymazsın kırılan sesimin ötelenen haykırışını bilmem bu kaçıncı ölüm seninle yeniden doğduğum
son demi ömrün kıymık kıymık dökülüş, yok oluş haritası son meyvesi kirazların, dutların iç kanaması her gün aynı saatte kalbin durması, nefesin teklemesi bir ölünün harfsiz günlüğü
anlatsam da- anlamazsın
ben - seni hiç ateşlere atmadım ki- nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını kimselere söktürmedim ki- yollara set çekip köprüleri yıkıp ardıma atmadım ki-
ve- elime yüzüme üflediğin - yalnızlığı üzerine yığıp üstüne basıp geçmedim ki
şimdi sonsuz bir sessizlik gerek, içimdeki susları gömmeye y o r g u n u m...
Değerli seçki kuruluna ve gönüldostlarıma sonsuz teşekkürlerimle, hep birlikte nice bayramları kutlamak dileğimle....sevgiler..
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
SİTEM şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
SİTEM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
ben - seni hiç ateşlere atmadım ki- nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını kimselere söktürmedim ki- yollara set çekip köprüleri yıkıp ardıma atmadım ki-
SEN DÜNYA ŞEKERİ BİR İNASANSIN Kİ,,,sevgilerimle ,,şiir sayfası diye uğranılacak adres te idim yine,,
gözlerinin dokunduğu bu kaçıncı füsûn alt üst edilen dünyanın kaçıncı yıkılışı yürüyen kederlerle mazinin kaçıncı yıkanışı
....
heyhat!... senden yadigâr yüzümdeki inciler bilesin burada kurak bir mevsim yok oturduğum şehrin sokakları hep çamur hep balçık kedileriyse ıslak
sen bilmezsin- uzakta kış yağmuruna benzer hüzün bulutlanıp salkım salkım yağarken birden doluya döner mevsim kemikleşen acı,kükreyen sancı ah! bu hoyrat yankılanış sinemde çözülür diz bağı, vurulur bağban hazan çöker gönlün şenbağlarına
nefesi hiçlenen bir dağın öksürmesi- özlem içre çekilmesi bir nehrin kurumak,çöl olmak,kum tepesi ötesi...
alevden kuşları üflemek göğe parça parça dağılmak boşluğa yanmakla yanmamak arası döne döne tutuşmak
şimşekten ulak sevgi kendi ruhunu katleden ferman doğurduğum üzüntü yıkıldığım ah!...
görmezsin aynaların sefil halini duymazsın kırılan sesimin ötelenen haykırışını bilmem bu kaçıncı ölüm seninle yeniden doğduğum
son demi ömrün kıymık kıymık dökülüş, yok oluş haritası son meyvesi kirazların, dutların iç kanaması her gün aynı saatte kalbin durması, nefesin teklemesi bir ölünün harfsiz günlüğü
anlatsam da- anlamazsın
ben - seni hiç ateşlere atmadım ki- nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını kimselere söktürmedim ki- yollara set çekip köprüleri yıkıp ardıma atmadım ki-
ve- elime yüzüme üflediğin - yalnızlığı üzerine yığıp üstüne basıp geçmedim ki
şimdi sonsuz bir sessizlik gerek, içimdeki susları gömmeye y o r g u n u m...
Duysal dizelerle mutsuzluk tablosu sevgiye dair, bence şiirin özeti bu, şairemizi kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.Bayramınız kutlu olsun.
ben - seni hiç ateşlere atmadım ki- nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını kimselere söktürmedim ki- yollara set çekip köprüleri yıkıp ardıma atmadım ki-
ve- elime yüzüme üflediğin - yalnızlığı üzerine yığıp üstüne basıp geçmedim ki
şimdi sonsuz bir sessizlik gerek, içimdeki susları gömmeye y o r g u n u m...
ben - seni hiç ateşlere atmadım ki- nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını kimselere söktürmedim ki- yollara set çekip köprüleri yıkıp ardıma atmadım ki-
ve- elime yüzüme üflediğin - yalnızlığı üzerine yığıp üstüne basıp geçmedim ki
şimdi sonsuz bir sessizlik gerek, içimdeki susları gömmeye y o r g u n u m...
Ben bu dizeleri aldım, ve gidiyorum dost. Görüşmek üzere, şimdilik hoşçakalın.
Şairler olgunlaşma sürecinde bu türden iniş çıkışlı, ama özgün
şiirler yazıyorlar.
Şimdi:
Başlık abartılı,daha naif bir başlık bulunabilirdi,sadece "sitem" dese
daha etkili olurdu, zira işi katmerlemek ister istemez beklentiyi
yükseltmiş, çok fazla golcüyle oynamak çok gol atacağınız anlamına
gelmez.
"gözlerinin dokunduğu bu kaçıncı füsûn alt üst edilen dünyanın kaçıncı yıkılışı yürüyen kederlerle mazinin kaçıncı yıkanışı"
Şairin ilk bendin kapısından istifham (soru) sanatıyla girmesi merak
oluşturma bakımından usta işi bir kurgu.
....
"heyhat!... senden yadigâr yüzümdeki bu sudan inciler bilesin burada kurak bir mevsim yok oturduğum şehrin sokakları hep çamur hep balçık kedileriyse ıslak "
İkinci bentte şiir birdenbire tökezliyor, hatta :
"heyhat!... senden yadigâr yüzümdeki bu sudan inciler"
dizeleri, bendi tam kurtaracakken, şair bir acemilik yapıyor ve açık
olabilecek çok kuvvetli bir benzetmeyi (inci=gözyaşı) "sudan
inciler" şeklinde teşbih-i beliğe (özlü benzetme) dönüştürüp
etkisini zayıflatıyor.Oysa "yüzümdeki inciler" dese daha bir güzel
olacakmış. Şair kötü niyetli değil,ama bu türden, ıncığını cıncığını
hissettirdiğiniz benzetmeler "okuru hafife almak" şeklinde
algılanabilir, mamafih elbetteki şiirle az çok ilgili bir okur yüzdeki
incinin olsa olsa "gözyaşı"na tekabül ettiğini anlar.
"sen bilmezsin- uzakta kış yağmuruna benzer hüzün bulutlanıp salkım salkım yağarken birden doluya döner mevsim kemikleşen acı,kükreyen sancı ah! bu hoyrat yankılanış sinemde çözülür diz bağı, vurulur bağban hazan çöker gönlün şenbağlarına "
Bu bentte özgün benzetmeler var:"Hüznün bulutlanıp, salkım
salkım yağması (salkım salkım tan yelleri estiğinde :)), "kemikleşen
acı, kükreyen sancı" hem doğadan doğaya aktarım yapılmış olması
( kükremek aslana ait bir vakıa ki insandışı unsurlar tekmil doğa
sayılır, bir başka insandışı unsura, "sancı"ya izafe edilmiş.),özellikle
son üç dizedeki halk şiirine yakın söylemler:
"ah! bu hoyrat yankılanış sinemde çözülür diz bağı, vurulur bağban hazan çöker gönlün şenbağlarına "
bendin etkisini güçlendirmiş.Ayrıca, bence şairin arabayı boşa alıp
lirizme teslim olduğu , yani kendisi olduğu dizeler bunlardı...
"nefesi hiçlenen---------------------------Türkçede böyle bir kullanım
yok, üst-dil yaratma çabası olarak da algılayamıyorum maalesef...
bir dağın öksürmesi- özlem--------------Dağın öksürmesini
karşılayacak gerçek nedir?Bu göstergenin yerine oturması için ya
deprem olması , yahut yanardağın püskürmesi gerekir.Gerçi şair
kardeşim: "Dağın öksürmesi benim öfkeme tekabül
ediyor."diyebilir, ama yine de mecaz anlam oluşması için önce
somut anlamın soyuta dönüşmesi gerekir.Aksi halde karşılıksız
çekler gibi karşılıksız imge kurgulamış oluruz.)
içre çekilmesi bir nehrin-----------------Neyin içresi?Nehir nereye
çekiliyor?
kurumak,çöl olmak,kum tepesi ötesi...---Şair bütün bu görüntüleri
yüreğinin çölleştiğine gösterge olarak kullanmış, ama...
"alevden kuşları üflemek göğe-------Ne güzel söz:)) parça parça dağılmak boşluğa yanmakla yanmamak arası döne döne tutuşmak-----------------Güzel bir uç yakaladı bırakmıyor, bravo.Yanmak...
şimşekten ulak sevgi--------------------Bu da iyi...Hatta burada bir
tevriyeden(ikili anlam, yakın anlamı söyleyip uzak anlamı
kastetme) de söz edilebilir; zira "şimşekten ulak" tamlaması hem
"şimşekten hızlı" hem de "şimşekten yapılmış sevgili" anlamlarına
gelebilir.İşte yukarıda zikrettiğimiz "gereksiz sözcük anlamı
etkisizleştirir" tezimize güzel bir örnek:
Yani, şair "şimşekten daha hızlı ulak sevgili" deseydi şiiriyet
nanaydı.Bilinçli ya da bilinçsiz olarak teşbih-i beliğ'i hem sıfat(hızlı)
hem de onu üstünlük dereceleme zarfı "daha" ile tam teşbih haline
getirseydi, anlamın etkisi azalırdı ve şiiriyet fakirleşirdi.Yalın ve
sade olmak her zaman iyidir. (ikisi aynı şey değildir
malum:"Yalınlık:süsten uzak söylem, yani zıttı : Türkçe sözcüklerle
de olsa sanat yapma kaygısı. Ör:"O şeker bahçesinin ahenkli
dallarının mucizeler söyleyen kuşudur."(O iyi bir ahenk şairidir.),
sadelik ise öz Türkçe kullanmaktır, yani yabancı sözcüklerle
yazmamaktır.(olumsuz örnek:
"ey pay bend-i dam geh-i kayd u nam-ı neng
takey heva-yı aşk ile dehr-i bî-direng"
(Bakî Kanunî Mersiyesi'nden..)
Dolayısıyla şiiri diğer yazınsal türlerden ayıran en temel argüman,
Diğer dizeler yazılmasa da olurdu.Evin yıkıla sebep...Bu ne güzel
sözler?
"görmezsin aynaların sefil halini duymazsın kırılan sesimin ötelenen haykırışını bilmem bu kaçıncı ölüm seninle yeniden doğduğum" ------------------------Bir önceki bentle
yokuşu aslanlar gibi tırmanan şiir burada doruğa ulaşıyor. "doğum-
ölüm" tezatı çok belirgin değilse de meraklısı
anlıyor.Güzel,güzel...
Şiirin geri kalanını almadım , çünkü aslında şiir burada bitiyor.
Şair diyeceğini dediği halde pantolonun paçasını gereğinden fazla
uzatmış ve ayakkabıya dolanıyor.
Ama bir bütün olarak gerçek anlamda esaslı bir şiir okudum.Gerçek
bir şairin dizeleri bunlar, kardeşimiz hele de gençse Türk
Edebiyatında adından sıkça söz ettirebilecek bir lirizme ve
derinliğe sahip.
Kutluyorum efendim.
Bu vesileyle tüm dostların bayramını da kutlayalım.
Hoşça kalın güzel insanlar...
Mehmet Binboğa
Ferhat Keremgil. tarafından 10/15/2013 4:55:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
öncelikle hoş geldiniz kıymetli hocam ... sizi sayfamda değerli yorumunuzla ağırlamak benim için çok büyük mutluluk...çoğu zaman şiirlerde ki yorumlarınızı okuyorum takip ediyorum...zira öğreneceğimiz çok şey var siz değerli hocalarımızdan..... ve bizlere ışık olan kıymetli bilgileri paylaşan "asil yüreğinize" sonsuuuz teşekkürlerimle... sevdiklerinizle ve bizlerle birlikte, nice nice mutlu bayramlar dilerim...hep sevgi saygımla...
Bayram şekeri yok yok çikolatası gibi analiz...Ne diyeyim ki ben şimdi.Hem böylesi yazdırmaya sebep olan Ayşe Hanıma ve eserine hem de Ferhat Hocama gönül dolusu teşekkür ederim.Sağolun varolun.Her yönüyle yararlandığımız bir ziyafet olmuş sayfa.Sağolun dostlar.Mutlu bayramlar.
ben - seni hiç ateşlere atmadım ki- nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını kimselere söktürmedim ki- yollara set çekip köprüleri yıkıp ardıma atmadım ki-
ve- elime yüzüme üflediğin - yalnızlığı üzerine yığıp üstüne basıp geçmedim ki
şimdi sonsuz bir sessizlik gerek, içimdeki susları gömmeye y o r g u n u m...
ne desem anlatmış dizelerin kutlarım tüm sevdiklerinle mutlu huzur dolu bir bayram olsuninşalah bayramın mübarek olsun adaşım
ben - seni hiç ateşlere atmadım ki- nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını kimselere söktürmedim ki- yollara set çekip köprüleri yıkıp ardıma atmadım ki-
Sevgiliye içli ve sitem yüklü güzel dizeler. Kutlarım kaleminizi şair arkadaşım. Kurban bayramınız kutlu olsun. Sağlıcakla kalınız...
hiç ateşlere atmadım ki-
nazla edayla büyüttüğüm tırnaklarını
kimselere söktürmedim ki-
yollara set çekip köprüleri yıkıp
ardıma atmadım ki-
SEN DÜNYA ŞEKERİ BİR İNASANSIN Kİ,,,sevgilerimle ,,şiir sayfası diye uğranılacak adres te idim yine,,