kalemim
kadıköy sokağında gözlerim uykulu
geçip giden insanlar kimin umrunda bir yolcu gemisini uğurladım az önce martılar süzülürken gökte su satan çocuğun muzurluğu olsa gerek elimden aldı kalemimi buz gibi diyor sahil kalabalık anne kedinin ağzında balık emekli amcam simit elinde gülümsüyor denize koca ağızlı bardağımdan çay yudumluyorum karşı kaldırımda kadının elinde sigara derin bir nefes bırakıyor cılız bir nefes alıyor giysisine bakıyorum günün yüzümden dökülüyor yorgunluğum tutunuyorum eteklerine insanlığımın yavru kedi yemeğini bitirmiş sırnaşıyor usulca |