Arzuhalim, Münacatım SanadırKayıp bir şehir gibi bilinmeyen yerdeyim Gecenin ücrasında belki de seherdeyim Sanki her adımımda başka bir seferdeyim Hangisinde hayır var, bilmem ki hangisi şer Dalımdaki yapraklar düşer birer ikişer Her seferde ruhuma senli rüyalar düşer Kelimeler tükendi kalmadı ki mecalim Bilmem aşık mı oldum kendime mi mezalim? Kalbe inmeyen sözden, olmaya dilim zalim! Cümlelerim de eski üstünde binbir yama Ne yazsam anlatamaya yetmez halimi ama Aşk ile dönmezse dil yüreğim düşer gama Kanım mı dondu bilmem sebepsiz üşüyorum Surlarımda gedikler açıldı düşüyorum Yakamı bırakmayan ben/le didişiyorum Ciğerimden sökülür şakağımdan düşen ter Ruhumdaki fırtına beni nereye iter Bilmem ki bu yolculuk hangi durakta biter Belkide bu son sefer ebede yürüyorum İçimde ki ’ben’ denen defteri dürüyorum Girdabından sıyrılıp boynumu büküyorum Gözümden perde perde gafleti kaldır ya Rab Rahmetinle kuşatıp deryana daldır ya Rab Sanadır, münacatım ancak sanadır ya Rab Ben; riyakar, isyankar, günahkar mücrim kulun Sen; rahmeti, şefkati ve gudreti sonsuzsun... |
Kayıp şehirde bilinmezliklerle başlayan dizeler ve yiten mısraların duvarlara çarpıp bizlere yansıması...
her bir dize bir diğeri ile duygu yönünden yarışmakta..
kutluyorum şairi güne yakışan şiirini saygılarımla