Soğuktu Ekimin Elleri
Yıllarca rüzgara boyun eğmekten dalları yorulmuştu
Koca çınarın. Soğuktu ekimin elleri Soğuktu ekimin yüzü Gölgesine sığınan kırık kalplere cömert değildi, Eskisi gibi kucaklamıyordu göçmen kuşlarını Dalına konan yaralı serçeyle paylaşmıyordu Düşen yağmur damlasını. Kıskanıyordu kumruları, yalnızlığını paylaşmak istemiyor Gölgesini düşürmüyordu kırık bankın üzerine. Soğuktu Ekim’in elleri Güneş ısıtmıyordu çınarın gövdesini Sevgililer uğramaz oldu Salıncak kurmuyorlardı dallarına teslimdi hazana ve yalnız Soğuktu ekimin yüzü, rüzgar ayrılık taşıyordu sanki yanında Saçlarına beyaz mevsim düşmüştü Kefen gibi soğuktu ekimin yüzü Hani güvendiği, Hani ; sırtını yasladığı koca dağ kül gibi dağıldı mı? Aslında senin için terk etmek bu kadar kolaydı… Soğuktu Ekimin elleri yüreğin gibi… Soğuktu ekimin yüzü Beni sana bağlayacak ne kalmıştı? Yalnızdım bende çınar gibi Ekim, ayrılanla kavuşmaların mevsimi Terk edilir mi sevilenler Sen de terk ettin ya, çabuk gelip geçtin hayatımdan sıcak yaz gibi Kanadım kırık söylesene mutlu musun şimdi? Elimde sana dair şiir yazacak ne bir harf kaldı Ne de onlara anlam katacak ünlem Kalakaldım elif gibi dizelerin arasında Hep ellerimi ısıtmanı istedim sevgili. Çünkü; Soğuktu ekimin elleri. //Ekimin Yüzü Soğuk Olsa da, Gözlerim Sana Bakar Gibi Kimseye Bakmayacak, Hep Ağustos Sıcağında Kalacak// Mustafa KARAAHMETOĞLU 09.10.2013 |