ŞİİRDEN SERENATArsız gülüşlerin şehrinde Nice sabahlar, katran karası gecelerle buluşur. Tozlar savrulur her yana, doğrulur uyuyanlar Kalkamaz düşler uğradıkları ani saldırıdan Yürek göçünden mavzerler sokulur Cümlesinin yürek kapılarına… Dayanağı kalmaz kelimelerin Kifayetsizdir tüm hükümler Darağacında asılıdır peşinen yargılanmış umutlar Bir çatapat sesinden bekçi düdükleri koşar olay yerine Kaçırılmıştır zavallı rehine Gelemez kimse olay yerine Bir peşkeş doğrulur gecenin derininde Hayallerle karabasanlar kıyasıya pazarlıkta Karanlığın içinde ne tezgahlar belini doğrultur Ne aydınlıklar kuytularda yok olur… Zamanın zerre inadında kaybolanlar terfi alır Hükümleri infaz olunmuşlar davaya vekil olur… Ah gecenin enkaz yüklü aracı… Koca bir saltanattır gecede tören alanına yollanır Herkes hoş geldin demeye gelir, şerbetler kaynatılır Bedavadan halka dağıtılır Bir kez içen kızılcığın leziz şerbetinden Aşina olur şerbetin şiddet birimine… Ve son yolcuda gitmek için iner gara Trenin düdüğü kaybolmuştur Aranır bir dolu hazanda… Varılamaz yollarda vurur kendisini asfalt zemine Çalamayınca düdüğünü… Kara atlar dalar sokaklara Başıboş… Bir boy arpada ekin filizlenir Manav rıza atlar kara atın sırtına Çıkar sürek avına Yol uzar, yolculuk olur Seyahate çıkmak için bilet sorulur Lakin biletler karaborsa Ah babam ah! Kaparsın köşe başından bir bilet Geçersin öte başa nihayet El verir boy verir, kapar koy verir Masal değer kazanır Şiire serenatlar yazılır Birim zamanda üç boy hız alır… Dala konar bir kuş Kadın geçer ne hoş Zamanın tepesi atıp kaçar Hikâyede buruk bir tat naçar. Kadın yürür saltanatla meşk saçar En tepededir nadide çiçekler Koparılmaz baki kalır gönüllerde Solmaz her dem tazedir hercai menekşe İliklere işleyenin gözü yerde Göğün zirvesinde yüreğide Hikayenin endazesindedir akışı Ah nazenin kokulu gülüşler Sıklamen dokunuşlu eller Çiçek kokuları işler her yere Lavantalar saçılır göğe İnsanlarda bir anlık hadise Şiirden serenattır dillerde… Maide Özgüç |