Ey DostBir kaç cümle de; Uzakları anlat bana. Uzakları, o uzakları, çok uzakları! Anlatırken de; Bir piyanonun kenarından Tuşlarınla seslen bana, mi-sol-la-si-fa-sol- diye. Hatta, azarla beni! Ay ile güneş tutulurken, gürle Gökyüzünün, yeryüzüne kızması gibi... Bir kaç tümce de; Hüzünü anlat bana. Hüzünü, gül kurusu acıyla harman! Anlatırken de; Depremler olsun Zaman dursun, yedi nokta, beş şiddetinde. Ve hatta; Cehennemler kurulsun Sûr üflenip, cennet bahçelerine... Uzakları anlat bana. Hüzünü, gül kurusu ölümle harman. Eşi, dostu, arkadaşı, bir selam ile yaradana hayran! Anlatırken de, De ki; bir çocuk çıksın, Yalın ayak, kırık dökük, bir kentin tepesine, Ve desin ki; Uzaklardım, hüzüne gebe Hüzündüm, acıya ebe Eskisi gibi, Konuşamasakta, êy dost Seni hâla izliyorum, uzak bir ülkenin şehrinden, diye... 02.10.2013 Adnan Bilgiç |
Konuşamasakta, êy dost
Seni hâla izliyorum, uzak bir ülkenin şehrinden...
Bu bölümü özel sevdim yüreğine sağlık...