Nemli Bir Eylüldü GözlerinYorgun ve devrik günlerin boy aynasında Düşe bakıyor bir kadın ve adam Dağınık saçlarında gün kesiği ışıltılar Durdurulamayan anların sahnesinde ağlayan bir çocuk Gözlerinde hüzzam haykırılar Hızla ilerliyor saat Yorulmuş kösteğinde rakkase yalanlar Haylaz dünler içiyor boş bir kadehten adam Alabora olmuş hatıralar, ruhunda yangınlar... Eksik kalmış sözler, yanılsamalı bir anlatı dilde Unutulmuş bir fon yanığı belki de içimizin o derin boşluğu Kurgusuz yaşanmışlıkların fay hatlarında Gönlümüzdeki hazin yakarı Belki de tanıdık bir unutulmuşluk Hangisinin olduğunun ne önemi var Aslolan bir kayboluş ninnisi içimizdeki Ve yutkunarak çoğalttığımız düşlerin fiyakalı repliği... Aşkın siyah beşiklerinde anason kokusu Ateşi çoğaltıyor bir kadının özlemli bakışları Yağmur suları yongalar sürüklüyor uzaklardan Bir köpek uluması yırtıyor yorgun geceyi İki kişilik özlem dolduruyorum kirli bardaklara Dilimdeki tutkun zamanlar rapsodisiyle yuvarlanıp Diz çöküp ayrılığa başlıksız şiir oluyorum Nemli bir Eylül oluyor ansızın gözlerin Terk edilmiş ruhumla yürüyorum aşktan uzaklara… Karla örtülen ağaçların eğilmiş dallarında ayaz çentiği Ardımızda derin izler bırakarak yürüyoruz mor dağlara Hayta çığlıklı kuşlar tünüyor toprakla sıvanmış bacalara Sessizliğimiz yorgun bakışlarımızda dağılıp kayboluyor Rüzgârın tenimizdeki acısıyla birbirimize sokuluyoruz Huysuz âşıklar gibi dalıyoruz alabora olmuş anılara Koşuyoruz el ele birlikte, mutluluğun panayır olduğu kırlara… Selahattin YETGİN |
çok güzel bir şiir düşmüş yüreğinizden kaleminize yine efendim...sevda dolu dizelerdi...
nicelerine...
selam olsun