Çığlık
Vahşetin gölgesindeyken, bu idraksiz dirâyet
Beklenen bir asâlettir, hüdâ vermez hidâyet Sanki Hak’tan emir almış, zuhur etmez inâyet Üstte gök, altta yer inler, tükenmez hiç cinâyet Dehşetin haddi olmaz, yoksa vicdandan usâre Şeytanın ismi kalmış, seyreder şaşkın avâre Yükselir arşa çığlıklar, bedenler pâre pâre Ağlaşır gökte yıldızlar, bu Nemrut’muş ne çâre Ter içip şer kusarken, bir melânet çemberinden Dil susar, el durur bekler, durulmaz şer yerinden Kahr_ı, kardan sabun etsen, temizlenmez kirinden Bir zulüm ufku sarmış, titreşir dağlar derinden Dallarından kopup birden, solarken tüm çiçekler Kör mü olmuş bu insanlık, pusar sessizce bekler Kürsülerden yalan yanlış, durun derken şebekler Parçalar kendi neslinden, kuduz olmuş köpekler Namlulardan süzülmüş, kol gezer yollarda mermi Fikri yok, fırlayan kurşun hedef aklımda der mi Kan emerken koparmışsın, çıkan isyan kader mi Aynalar tiksinir senden, akan yaşlar değer mi Olmamış kârı kahrından, çekilmez hal esaret Kendi mülkünde, keyfinden konuşmaz, lâl esaret Mahşerî yerde kavrulmuş, ateşten şal esaret Dost elinden sarar olmuş, bu istidlal esaret Zulmü yok et ezilmişken, bu mazlum halk için, tez Sonra geç dünya derdinden, başın dik, korkusuz gez İbret almak niçin zordur, bütün ömrünce bir kez Âhirin taş mezarlıktır, sararsın üç kulaç bez Zülfikâr şanla doğrulsun, çıkarmışken kınından Kanla yoğrulmuş özgürlük, bedel ister canından…! Fâ i lâ tün Me fâ î lün Me fâ î lün Fe û lün Erol URAZ 19.09.2013 Eskişehir |
Kaleminiz daim olsun efendim