Sevgilim Eylüle:
///anneler sevgilerin en özlemlisine sahiplerdir///
Bir cümle konuşsa yeter, yankısız Razıyım sahibi olduğum tene dokunmadan yok olsa bile Bir işaret Bin umut için değil midir? Binlerce ünlem Salı veririm sonsuza. Sorun yok. Evvel Allah. Ben yaşlıyım sen yorgun, Saygı titiziyim ben Evin pis kara kedisi Seni günde 3 dakika hatırlarım, 23 saat 57 dakika sen, yani sende bEn, ararım yorucu, aynı zamanda bencil bir karikatürdür kendimle ikili ilişkilerim. Ben nalını gıdıklarım At bana masaj yapar. sen uyudun bile. Düş uyanmak istemez ya. Ama uyumadığını da bilir. Uyuyamadığını Ve sonsuza erdiremeyeceğini. Göz kapakları 1000 yılı bir anda, Yaşar, unutur ve kapanır. Uyudun sona eremedin ki, Koskoca dünyada bir karınca edasıyla, iliklerine gömülürsün. Seni tartışamayacağım, gafletime dönüşüyorsun. Benden iyi olabildiğini zaman zaman ve pek çok zaman, biliyorum çünkü. Saçmalamaktan uzaklaşıp günün anlam ve önemine dönmek istiyorum. -X4- sisler içinde sağ kulak mememi emmesi, havanın ve Havva adında bir kıza aşık olmanın sisleri içinde ki ben o an geldi, bir sonbahardı Aşk en güzel aklıma. çocuktum Beyaz bir güvercinin çenemi, başıyla sevmesi gibi, Hav ve a Aylardan eylüldü -X5- Ne bulanların nede umanların geriye getiremedikleri tek bir şey yoktu hayatta, tek bir şey vardı ki, imkansıza en yakın, olsa da olurdu olmasa da yeryüzü ile arana sıkıştırdığın bir karton parçasından ibaretti mutluluk, fakat bunu geç anlamıştı ruh. Göğe uçtuğu sandığın sözler, güven işareti idiler ama vazgeçtin, yok bendim vazgeçen En sevdiğin oyuncağım bastondu, plastik mavisi Ruh keneviri, daha sağlam tutunayım derken, o hep eğrili verdi Ya ben, iklimlendirecektim, kudretimin ötesinde, gücüme aldırmadan Bak ifrata dalıp yine Seni unuttum, üç beş satır olsa bile. --Nasıl gerizekalıca bir unutma sistemi ise. Yeni başlık: --Hayat para okyanus iş sigara ışık-- Eylülün bir Pazar gününde. mesai Ellerimde bir kadının nemli düşünceleri, yanımdan geçiyor gözlerim görmüyor ama Islak avuçlarım Benim saydamlığıma gülümsüyor. Gülümsedi avuçlarım. Bıre hain ve münafık ve katliam karışmış bir çöl rüzgarı giriyor araya, ve keskin bir trafik kokusu, gayetde leş ama, ama leş sözcüğünü sevmiyorum. Yosunun lağımla çalkalanması gibi Bir dalga denizden güneyden sağ omzumun boynumla buluştuğu yere. Dokunuyor Sanki biri ısırıyor diğeri parçalıyor asfalt kırıcıyla. Ardından biri sorguluyor, böbreği yediniz mi? ve sen pansuman yapıyorsun ardından işe bak. Dikiş atıyorsun yarana Hee! Anladım kendi yarana dudaklarındaki, acı şeftali tadını alabiliyordum bir zamanlar, o nasıl bişey. Derdin ya. Paslı demirin öz suyundan alıp bala sonra aside sonra algılarımdaki o en hazin yere. Bulaştığı şu dönemde Sorsan bile bir cavap bulamıyorum ve içime samanla beraber bir çocuk gömülüyor 4 buçuk yaşında. Başım şarka dönük Ne tarafta benim şah damarım. Korkuluk olmaktan bile çıktım Hani kargalarım. Söküp çıkarasım geliyor Aşık olmuştum hal bu ki Geçti gitti. O benim düşündüklerimi düşündü mü ki, Şimdi düşünüyorum da, bana sandalın içindeki o dalgalı denizi hatırlatmıştı Ve beyin elektirik sistemlerim sinyal veriyor Ayaklarımın altından, boynumun o G noktasına iletiyor. Duman Gri Ve umursamamazlık Profesyonelliğimden sıyrılırken yani iş yerinden çıkarken Beklenmedik bir agresiflik ve atletik unsurları içinde barındıran bir tavır ile Dur işareti yapıyorum Bindim,, 1.75 yok boyum değil huyum Hep cebimde bulundururum. --hepimiz kadar bir daha anne olasın diye Tanımadığım bir kadına koltuğumu rica minnet, ve bunları da alıp yanıma, buyur ederken ben Şahsen tüm benlğimle ilelebet Terk ediyorum , ben hiç anne olamam ki Biyolojik Man. Ve hükmen, yalnız o kadında hamile değildi. En yakışıklı adaletsizliğin penceresini bulup uzaklaşan hayatları izliyorum Müsaitse kaptan. Yapma ya! Tamam olur. Bir tek, dolmuş otobüs tren vapur kısmen ve yavaş yavaş uçak yani ulaşım ağlarına hayret içindeyim şu dünyada. İnsanlar ne zeki baba ya. -memleket afganistan Arka kapıdan mı insem, daha yakın olurdu. Kaptanla muhabbeti kapatıyorum. O kapatmadan kapıyı. İndim,,, Adımlar insana yaşadığını anlatır. Özellikle eve giderken. Ben bu durumdan muafım. Nasıl olsa yok bekleyen. Önce buradan; orduya, sonra kayseri ve Sinop Antalya üzerinden Kırşehir ve bolu. Pozantı Adıyaman ağrı ve van. nihayet İzmir koşarak İstanbul yüzerek mersin desen, Uyarım . 12 12 daha 24 etmez -sen mesajı aldın,,, Yemekten sonra. İnadının ısrarına dayanamamak ile işkenceye dayanamamak arasında, insan ile şeytan arasında olan fark kadar fark varmış. Acı yokmuş, veya evlat sevgisi. Tanrının İsa ya yokmuş hiçbir öfkesi, ne gamı ne de aralarında çevrilmiş bir trajedi. Sadece veraset ilamı. O da ölümsüzlük üzerine. Ne garip dimi. Şeytan zaten çapulcu Geceleri Oryantallik yaparmış, erkeği ve pinci ise hokkabaz. Gündüzleri Emek eziciler sokakta Dolaşırmış. Perdeyi kapadım. Ve sessizliğinle buna onun değil, senin sebep olman. Gibi bişeydir, bu dediğim, bu içinde bulunduğumuz sessizliğe Senler arasında yoksun belki ama onlar arasında olduğunun gayet biliçli sağduyulu ve kendimden Peygamber gibi emin biri olaraktan... ‘ahirim’ Menfaat değil hikaye Bilinç oturtması Kan- sıcak- buz-yok şarap. Yağın pıhtılaşması ve midenin bulanması. ilmi Koprü altından gecerken, kıç-pardon Mana arayan o ikili gibi prenses Ve kulu, Neyse, Üstü kalsın. (Kendimi birhaneden çıkarken hayal ettim de, baktım ayaklarım dolaşıyor birbirine hayali sonlandırdım. İçmedim bişey ama Nafakam olsun . anneler sevgilerin ..... hep her şeyine, güzeline mavisine yücesine doğusuna kuyusuna pınarına her şeyine binaen mutlaka bir ateşlik kibrit dahi olsa yanlarında taşırlar. Özlemlerinin varoluş prensibidir. evlada Taaa şiirin ortalarındaki, Işık, Nur- mutlak doğu verir. Buğday ve hasat Toprağı yüzüne sürersin. Tutar ellrini doğrulur, kalkarsın. Ve layıktırlar.. --------- Aklıma gelmişken seni bu kimlik kargaşasında yalnız bıraktığım şahıs. Bensiz işin zor olduğunu bile bile, Ben hakkındaki boşluklarını, dolduralım: beyazına baktığım gözlerinin üzerinde kelimeler görüyordum uzun binalar bazısı kısmen kısa, kavaklar palmiyeler ve çam şehrin tozunu almak için kolları sıvıyordum , birazda mavi ekleyerek, suya cennete gider gibi usul usul köşe bucak temizliyordum --zaman—ne melun bir mezar kazıcısın sen. Ya son küreği berk bir hamleyle ‘yetti gari’ diyerek adamın kafaya vuran. O katil. güneş kendini uzaklığın ve yakınlığın ayrıcalıklı vedasına bırakmışsa ve kızıl saçlı bir hatun gökten düşmüyorsa kollarıma. Kim öldü kim kaldı benim için fark etmez. Sadece Yağmur yağsın isterim. Her AN söz liman sükut altınsa bende, korsan. Kainatlar arası hurda taşıyıcısı Son olarak; kocaman bir ordu peşimde, kapının önüne gelecektim. Geri dönüp orduma geri çekiliyoruz diyecektim. Gel demedin. hepimiz kadar oğul, senin kadar gül yasemin pınar rojda ve ya hale. Hayır hülya ama hep sen gül Kısmi veda. Tırnağımızı kesince. Yerine gelen arasında dna sal bir 100 de yüzlük yok ise. Yani tek sigaranın dahi belli bir hükmü var ise Var ise,,matematik iflas etmiş demektir. Şekiilenmek ruha düşer. Onarılmak, temizlenmek, Ama mümkünse affedilmek. 12 neydi 12 daha kaç etmiyordu Ve eylül’de ... Her şeye rağmen. UMUT, yasayabilmek ümididir ---kaderden önce masumiyet vardı. Ama kader masumiyetten önce vizyona girdi, Kardelenden öncede son bahar hakkı ile yaşanmalıydı. Bir anne-ben-sen (ikinizde)-ve veda şiiri idi. çünkü benim sevdiklerimin, hepsinin adı, eylül. |