absürd drama
Ölüme üç saat vardı
Paketinde 3 adet sigara Parmaklarının arasında bir yalan Ağırlığından geçip varlığına ulaşan biri, yanından geçiyordu. Bir de içinden geçen gölgesi. çakmağı bir yerlerde olmalıydı, buralarda bir yerde. O adamın adımlarını kurtardıktan sonra ceplerinden, kavuşacaktı sanki Hissiyat işte. Çakmağına. Gibi idi çakmağını kaybetmekle ismini kaybetmek arasındaki ilişki. Ama İkisi de buralarda bir yerlerde idi. İkisini de, tek hamlede bulmak, hele ilk de bulmak, Anlamsızdı, yetersizdi, tecrübesizdi, en azından bahanesi vardı Çünkü, bi şeyler farklıydı, öyle olmak zorundaydı. sorunun çözümünü başka birine sormak ise budalaca, dahası duymak başkasından, ihtimal vermek, inanmaya yelken açmak, önce kozalaktan çıkmak lazım dı. Ki manasız. Kelebek yaşında olmak gibi. Yalnız. Yalnızdı. Seçmişti rengini, karanlık. Yakındı, Ve ya uzak çıkardı paketten ilk sigarasını önce parmaklarının arasında ezdi, yıkmak gibiydi bu gökyüzü ile arasına giren duvarları. güneşin buğdaydan taşa çevirdiği, ve her günü bir güvercine emanet ettiği ulu camii nin avlusundaydı şimdi bugünün sahibi acaba hangisiydi? Dudaklarına dokunan bu sentetik rüyanın, bu uzun bekleyişin hemen öncesinde kendisini istemediği yerlere götürebileceğinin farındaydı. Gitmek istediği yer? Aya baktı. ecnebinin yaşanılmışlıktan öte bir ifadesi olmalıydı. İfade istifade ve feda edilmişliklerden, ötesi, başka bir kavşağı olmalıydı muhabbetin. Çıkışı mutlak olmalıydı mabedin Griye, alaca karanlığa, damalı bayrağa. Fark etmezdi. Lakin, Bilince nefes aldırmak, bedene çamur sürmek gibi geldi. Bu ifade yaşanmamıştı en azından. Ve asla, gelecek adına karar vermek mümkün değildi, yalan ya hükümsüzdü yazıldı, Ya da bu yazılan itiraf, iftiraydı. Daha fazlası; reenkarnasyona inanıp zamanı intihar vakitlerine bölmek. Yarım saat önceki hayatında tiryaki bir dindardı. aklında mavilik fikrinde Allah vardı.biraz sonra ateist, aklında Allah yine vardı yok demek için, bile olsa. Şimdi idealist Bilakis 1 kaç saat önceki hayatında kesinlikle Süryani aşıktı, mucusit Mecit , bir sokak sonra ise tiryaki kimsesiz sacit, Ve Vacip ti madem yaşamak, Bir belgeselle sadist olabilirdi, bir saatlik beyin yıkamayla da terörist, katlederdi edebiyatı, Her neyse; tiryaki bir çocuk olmak gibisi yoktu hayatta. Ceplerini yokladı. Belki de bu uyarılmanın etkisiyle bulmuştu çakmağı bir anda. Neden uyandı bir kaldıran olmamıştı aslında. Avucunun içinde olup da dakikalarca aramakta vardı tabii, bu oyunda. Çok şükür, Adam kara sularından çekilmişti Saklayanda o idi artık, arayanda, 4 3 2 1 arkam sağım solum, sayanda Yoksa bir uyandıran olmayacaktı 7 uyurların tabelasına baktı. Acaba acıkmadı mı biri? Acıksaydı yerine koşacaktı. Katil bulunmuştu vesselam, katili henüz onu öldürmeden yakalanmıştı girdiği sokağın sonunda. Ve dalgalar duruldu. Ne bilim sandal 3 5 gün sonraki gibi sallanmıyor baksana, Ne düşünebilirdin ki başka. İsmini düşünseydi zaten bulurdu. İsmini düşündü. soy ismi geldi aklına. Sonra babası. Yaktı sigarayı. Hiç sormamıştı babasına, ismini doğduktan sonra kulağına 3 defa söylemiş miydi acaba. İsminin, Bir hafta sonra ansızın koyulduğunu hatırlayınca. . sustu. Onlarca rüzgar onlarca isim üflemiş olabilirdi henüz resmiyete geçmeden, hüvviyet. İlahiyata kavuşmadan nikah, onlarca kere kıyılmış olabilirdi. onlarca kez babası olmuştur belki bu arada. gen aktarımı gibi, . belki de onlarca kez annesi, hala göbek bağından beslenir gibi. Komşu kadın kadriye de olabilirdi. içinden, ‘‘bir ara inanmıştım’’, dedi. gülümsedi Adın, adım, bir adım daha Yürüdü Çekti bir nefes. Ciğerlerinden önce yankısını beyninde hissetti Daha iyi çalışıyordu aşk militanları Daha yorgundu artık karşılıkları Rüzgâra üfledi aksini Geldiği gibi gitmedi, her gelen ve giden, gibi -- sokağa tükürenin yüzüne tükürdü, laz-- Bir zamanlar sevdiği geldi aklına ve bir zamanlar, sevdiği. En çok onun ağzından duymaktan haz etmezdi ismini, Aşkın adı vardı da, ismi yoktu ki, sevgi neden bu kadar insafsız davranıyordu Sevginin doldurduğu bir toplu iğne deliği kadar haz etmemek, nasıl bir cümle idi? ne kadar geç hatırlasam da. Hatırlansan da hatırlatamazken hiçbir şey, birbirimize erken diye bir şey yoktu ki, Kavga cümlesinin öznesi olmak; inanmadığı bir savaşta kendini onlarca kez vurmaya denkti. Her hangi biri gibi ölmek henüz doğmamak demekti. - Ağırdı gökyüzü, yerden bir taş aldı dalgaları üstüne çekmiş denizi uyandırmadan rüyasına dala bilmeyi umarak, fırlattı, bir sekti bir daha sekti, bir daha sekecekti ki, ismine yaklaştığını hissetti. Durdu zaman, tambura durdu Balıkçı, oltasının misinasına tutunarak iniyordu denizin dibine. Ve soluğunu bulmadan önce, yine yakalanıyordu aceleci ellerine. Şiirin şiir olması için gereken tek satırdı belki, b rh negatif diye aranacak olan Biter mi bu yürümeyle nehir Bitmeli miydi, kendi ile sonlanacak bir hayale, vazgeçti, denizden uçurumdan Her an a asılsız bir yemin düşer miydi? Hiç olmadığı kadar sarhoş olmak istemiyordu bu gece ama hiç olamayacağı kadar ayyaş doğmak yeni güne, bu iyi bir fikirdi Kederli bakan gözlere ismini sormak hengi kederlinin harcıydı muhabbetin amacı ismini hatırlatmak, asla . ya da son istek. 716. sokağa girdi Bir sokağın üstü neden rakamlarla çizilirdi? Belki de tek. -Dayadı silahı sessizliğe, sessizlik çekildi Aklına s harfi geldi. ses, sessizlik, suskunluk. Nihayet kimlik kargaşası sona eriyordu. Mutlu muydu bilmiyordu ama dengelendi. -Sessizlik ile sonsuzluk, sensizlikle çarpışır ya- Durağa bir adım kala, dudaklarındaki sentetikliği ayağının altında ezerken. Nihayet ismi geliyordu aklına. Uykusu da geldi Sarıldı banka ölüme iki saat vardı Paketinde 2 adet sigara Parmaklarının arasında bir yalan Gece de uzundu yol da ilk ve son da, ama hayat kısa Köprüye benzettiği sigarayı aldı önce elinde bir iyice ezdi Orman yeşildi, bir okyanus boyunca yüzdü de yüzdü. Kavuşmak gibi. Bekleyeni yoktu. Bekleyeni varmış gibi görünmenin de bir anlamı yoktu. Ya da göründüğün gibi olmanın farklı farklı mekanları geceleri Ve önyargıları, olabiliyordu Durakta ki resme baktı, kendi yoktu Saymaya başladı soldan başlayarak adımlarını. Ama,Yakmadı henüz sigarasını, sal eşşeğe bağlanmış, sadece, sal sallanırken. -ilk nefesi çektikten sonra ne düşüneceğini, düşündü. .ismini bulmak için çıktığı bu sınırlı yolda, umut vaat eden ışığın müjdeleyicisi, Çakmağını bulmuştu. en azından. Başlı başına, ‘Bulmak’ deneyimdi neresinden başlanırsa başlansın, ne ye olduğu neden olduğu ve kime? Varmak kısmının en zemheri köşesinde bekleme ihtimali var iken, önemli değildi, ışık. Başlamış olmak demekti, Çoğalmak yalnızlık ise başkaydı. Farklı, çalışmak gibi. Kadın erkek feminist adandı, yalnızlık adanır mı? ‘belki’ dedi adadı. Bilinmezliğini, açtı sır kapılarının perdesini; boş bir oda. Bütün masumiyetinin ipini bağlayarak karaya, sallamıştı silüetinin eksik yerlerini karşıdan gelen, ilk dalgaya. Açıldılar. Sağ elinde bir taş daha, Vagonun perdesi kapanır ya! ilk iş Kapattı Yaktı sigarayı Şimdi, Karşı kıyıya Kavga dövüş güç kudret teslimiyet Sol taraftan gelen rüzgâra mı sağ taraftan gelene mi, hangisine? Hangisine emanet edilebilir ki, duman. Kaçmak kadar ucuza varan bu terk ediş. Güvenmek nasıl bir iç güdüdür ki, ismini ararsın sokaklarda Hangi karanlığa yükleyebilirsin, geri kalanları Hangi pusulaya inanmak, ne kadarını geride bırakmaktır, mesela? Yoksa o mu? kaçan telaş etti, hırs yaptı, hesap yaptı. Sonuç olarak, artık bir o kadar uzaktaydı. kürek yoksa bile ayakları vardı, koşardı. Yürek yaptı, dağlardan kaya hiç gitmeyecekti aslında, haktı. Memleketti, hüsran ise her daim filizlenmeye gebeydi Kefalet ve hicret, bu dar sokaklarda, Kapı kapı Anlamadı yaşadı anlamadı yaşadı, yapmak, Çocukluktu, aslında düşmanın ve ya dostun. Bir adım arkasında. Kendinden ne istediklerini anlamaya çalışırken, hep, Unuttu. Sustu bir öncekini düşündü O ne demişti acaba? Hiç kötü bir şeyi iyi olarak gördü mü? En kötü şakadan sonrakiler, ona öyle gözükmüştü. -Ve adalet, duyguların tek zerresinin bile dokunmaması gereken en yüce duyguydu. Bir nefes daha. ayak uçları ıslak gönlü ak göğü mavi aşk, nereye dememektir belki de ve gidip gelmek değildi, mesele gidilmişlikteydi, mesafe yürüdü sarhoş kaplumbağanın, hapishane avlusunda volta atarken azraile karşı koyuşu; -‘’Daha dönmedim bee ben!’’ Diyebilecek kadar, mağrur Olma hikayesi En azından bir yüz adım, Bir nefes, daha Seçmek yoktu seçilmişler vardı, aranmışlar bulunmuşlar, ve kaybolmuşlar Ayrılmışlar soluktu, korunmuşlar parlak Tatlılar sarı Ekşiler şımarık Ve pamuklara sarmalanmış, acılar etrafta Vuruyordu topuklarını kaldırımlara yuvasının kapılarını açar mı diye bir karınca, mesele küçüktü aslında masa ayağına göre dünya, bir o kadar kısa dev aynası gibi gökte duran ay, nasıl olsa duruyordu, bulutların arkasında dudaklarıyla başlıyordu koca bir ömre, dudaklarıyla ölüyordu aşk gibi güzel olmak, ve her istediğinde dokunacak kadar bulut yaratmak Bir kürek daha ölüme bir saat vardı Paketinde 1 adet sigara Parmaklarının arasında bir yalan Sona yaklaşmışken vakit kaybetmemek lazımdı, Varsa kelebek etkisi Yoksa bir hece Ezmek de ne demekti, Dokunmaya korkarak ateşlere attı. Son yelkovan çoktan gitti, o daha yolun or(t)asında 0,3 0,2 . |
Genelinde aşırı derece yerli yersiz konulan noktalama işaretleri, nokta sonrası cümlelerin bazı yerlerde küçük harfle başlarken başka yerlerde virgül sonrası ya da rastgele konulan büyük harflerle özensiz bir paylaşım var aslında. Bir de bazı yerlerde cümle bölünmelerindeki özensizlik okurken kopukluk yaratmakta. Bu nedenle hemen hemen her paylaşımı sesli okuyarak yazılanın kendi sesinde, kendi esinde olmayı tercih ediyorum ve tavsiye ediyorum.
bu bölümdeki devinme tam bir muamma ;
kavuşacaktı sanki
Hissiyat işte
Çakmağına
Gibi idi çakmağını kaybetmekle ismini kaybetmek arasındaki ilişki.
Ama
İkisi de buralarda bir yerlerde idi. İkisini de, tek hamlede bulmak, hele ilk de bulmak, (ilkinde) anlamında mı ? yoksa ilkinde de bulmak mı ?
*
Yakındı,
Ve ya uzak (veya)
*
Şimdi idealist
Bilakis
*
Vacip ti madem yaşamak (vacipti)
*
Avucunun içinde olup da dakikalarca aramakta vardı tabii, bu oyunda. (aramak da)
Saklayanda o idi artık, arayanda, (saklayan da, arayan da)
4 3 2 1 arkam sağım solum, sayanda (sayan da)
*
Katil bulunmuştu vesselam,
katili henüz onu öldürmeden yakalanmıştı girdiği sokağın sonunda.
(öldürülmeyen kişinin katili olmaz, öldürmeye teşebbüs etmek farklıdır) farklılık adına mantığa ters bir anlatıma girişim ama akılcı gelmiyor.
*
Ve dalgalar duruldu. Ne bilim sandal 3 5 gün sonraki gibi sallanmıyor baksana, (bilim sandal bir tabir mi? yoksa ne bileyim mi?)
*
Her hangi biri gibi ölmek henüz doğmamak demekti. (herhangi)
*
Çakmağını
bulmuştu.
en azından.
*
önemli değildi,
ışık.
Başlamış olmak demekti,
*
çalışmak gibi.
Kadın erkek feminist
*
......... ve uzayıp gider(im) ;)
Sevgili Lacivertiğnedenlik :) Whitman'ın birkaç çeviri şiirini okumuştum daha önce ama nesir olarak okumadım o nedenle hatırlatmanla bir araştırıp okuyayım.
Sevgiler