SESİNLE BİR SAAT
Güzün heybeti çökmüş kafenin ücra masasında
Sararmış yaprakların çiseleyen yağmurunda Güneşi teslim ederken denizin gri sularına Gözlerim ufkun yeşilden yoksun renk kokteylindeydi Huzurun nefesini çekerken derinden Sesinle sohbetin doyumsuzluğunda Yankılanan sevinç kahkahaları mutluluğun adıydı Manidar sorgu bakışlarına sahip gözlemcilerin heyeti Farklı masalarda her açıdan gözetimdeydi Mat dudakların kapalı kapılarından tek cümle sızmıyordu Anlamsızlığın yüklendiği makyaj sürmüş sevginin yanılgısındaki çiftlerin Bilinçaltında saklanan yalnızlıkları ortadaydı Partnerlerinin gözlerinden firar eden bakışların hedefindeydim Seni kıskanıyorlardı, bedenin yoktu, varlığın kafeyi doldurmuştu Tek kişilik masamdan yükselen sevginin ham kokusu Berrak duyguların esintisinde yayılıyordu Daha yirmisinde çay getiren garsonun tebessümlü eli titriyordu Gözlerden yansıyan, dilde söz alan bir kalbi ilk kez görüyordu Heyecan çocuktu, sevgi zirveydi, mutluluk taşmıştı sesinle bir saat… İZZETTİN AKYAPI |