...bir kadın, bir erkek
Gecenin can çekişen pazarlarında hayata son verirlerdi
Renklere aldanmadan yürürdü kibir mahkûmları Zehre batırılmış peçelerle dalarlardı rüzgârın serinliğinde şehre Adlarını masmavi göklerden, hazanın geç kalmış hayal yapraklarından alırlardı!.. Dikenler içinden hükmederlerdi gülün kan tepsisine... İplerle, çitlerle etrafını sararlardı ay ışıklarının Asi bir koku yayılırdı kentin nefes yanlarına! Zikrederlerdi eski çağlardan kalma aşkları... Sözlerine eklerlerdi notları düşük, müziği yaralı sözleri... Yanaklarında bal şekerleri belirlenir Tarihin göstergeleri geçmişten bir kare indirirdi... …..bir kadın, bir erkek; Dalgalanan denizin maviliklerinde tozpembe hayallere dalarlardı... Göğüslerinde duran kafesleri sımsıkı kapatırlardı aşka... Hücreler açılırdı bir bir Her geçen gün yeni idamlıklar belirlenir Kuytu köşelerde yaşam sevinçleri tükenir Göklere taşınırdı sevda-i baharları!.. Göklerde birikirdi aşkın ruhları Yangınlar düşerdi toprağı bereketli, verimsiz şehirlere!.. Yangınlar yağmurlara sevdalanır Kaldırımlarda birleşen bedenleriyle toprağın huzur damarlarına itilirlerdi Kan pıhtılı tünellerden geçer Kıvılcım saatlerinde zihnin nefs vaktine varırlardı... Paramparça ederlerdi tenlerini Çırılçıplak bir mevsimin kimliksiz zamanında huzura kavuşur Huzur sokaklarından geçip yeni vücutlara sahip olurlardı …..bir kadın, bir erkek doğardı; yeniden yeşeren aşklara... |